Cemil Gülseren


RAMAZANDA YAŞAMAK


Bu başlığa itiraz etmeniz gerek aslında. Doğrusu ?Ramazan?ı Yaşamak? olmalı değil miydi hocam? Evet. O ilk akla gelen başlıktır. Ben bu sefer farklı yaklaşacağım Ramazan ayına. Tam da bize göre, bizi anlatan, bizi yansıtan ticaretten siyasete, spordan sanata, televizyondan telefona ve daha birçok alanda sıkça kullandığımız, duyduğumuz, alıştığımız sözler vardır. Kimi zaman yadırgasak da bu klişe laflara bir göz atalım istedim.

Söze Ramazan?dan başlayalım isterseniz: ?Hoş geldin Şehr-i Ramazan? la karşılar, ?Elveda? ile uğurlarız. Mahyalarımızın değişmezidir. Reklamlarda davul figürü gözünüze gözünüze sokulurken, dükkânlarda imsakiyeler ellerinize sıkıştırılır. Teravih namazları ise neredeyse farzların önüne geçer. Ramazan?dan Ramazan?a akşamı kılmaz, teravihi kaçırmaz heveslileri de anlamaya çalışırım hep. Herkesin dilinde ; ?Ramazan berekettir.? den ?Ramazan paketlerine? geldik artık. Bu paket işi aldı da yürüdü maşallah. Hem ihtiyaç sahipleri yararlanıyor hem marketler kazanıyor. Asıl kazançlı olan ise veren eller.

                Ramazan öncesi sıkışan ve yoğunlaşan düğün davetleri de bir ay oruçlu olacak. Eskiden ?okuntu? denirdi. Tam Türkçe bir kelime anlamı ise ?çağırmak?. İlk gençlik yıllarımdan hatırlarım Darende?de okucu (okuyucu) kadın gelirdi, okuntu dağıtırdı. Elinde küçük bir de hediye olurdu. Bardak gibi, mendil gibi falan. Şimdi davetlere bakışımız biraz nazlıca. Durum şudur: ?Çağırmazlarsa küsek, çağırırlarsa gitmeyek.?  Ben mi? Ne gönül korum, ne küserim. Kısmetse gelirim derim, nasipse giderim. Değilse neylersin? Duruş bu. Çağırırsın gelmez, çağırmazsın susmaz. Geç git. Düğün de doğum da, ölüm de öndüç (ödünç) aslında. Bugün bana, yarın sana. Benim kızdığım ise kimseye gitmez, kendisi herkesten bekler. Bilmez ki herkes ektiğini biçecek. Bence Ramazan davetleri için de geçerli olmalı. Çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yere görünme.                Yine en az elli sene öncesine kadar bir de Ramazan hocaları vardı. Hocası, imamı olmayan köylere gönüllü ama bahşişe dayalı hocalar gidermiş. Adeta mevsimlik hocalar teravihleri kıldırırmış. O misal şimdi de televizyon kanallarının bu mübarek aya özgü programcıları olacak, danıştıkları olacak. İlahiler okuyan gruplar olacak. Kimi şeriattan, kimi tarikattan, dinden, diyanetten ama genellikle üst perdeden insanları fırçalayacaklar adeta ezecekler. Hatta küçümseyecekler. Bir de ara sıra demezler mi ?O soru, o konu kitabımda yazılı. Oraya bakın.? (Kitabı çıkmıştır. Onu almanız istenir.) Bunu sağlık, reçete, tedavi, diyet programlarına çıkan tıp doktorları da sıkça yapar oldu. Çoğumuz zaman zaman Ramazan?ı sigara bırakma vesilesi yapmışızdır. Kaç Ramazan bıraktık başladık öyle değil mi? Şimdilerde ?Bebek doğunca?  bırakacağım modası var. Yarın spora başlıyorum. Pazartesi diyet. Tamam söz. Şeker yok. Ekmek yok. Ne yapayım su içsem yarıyor. Söz mü? Tükürüğüm kuruyana kadar. ?Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir.? lafı boşuna değilmiş demek ki.

                Gelelim ticarete. Bildik sözler daha yaygındır: ?Size gelişine bırakıyorum.? Ya da ?Ayağınız alışsın.?, ?Abla gel. Sen ne veriyon?? Merak ediyorum; yıl boyu indirim ilanlarına hâlâ inanan var mı? Ama kanan çok. Burası Türkiye. Kasaptan peynir de istenir, tekeden süt de sağılır. Ufak bir hatırlatma. Uzmanlar diyor. Ben onların nakilcisiyim. Hani şu TV kanallarının meçhul uzmanları. ?İftara yakın markete gitmeyin.? Hele de pastaneye, tatlıcıya aman ha. Ben de Hulûsi Efendi Hazretlerinin bir uyarısını hatırlatayım tekrardan: ?Kasaba girmeyin, manavdan çıkmayın.? Kırkın üstündekiler için canım. Malum kırkına kadar kuzu, kırkından sonra ise kuzunun yediğini yiyeceksin derler.

                Ramazan?da trafik, oruçlu iken kuyruk. Ne sabır kalır, ne sinir. Açlık beyninize vurmuş, güneş tepenize. Er odur ki, o zaman eline, diline sahip ola. Hele hele büyük şehirlerde iseniz. Yeşil yanar, arkanızdaki sizi dürtercesine bir klakson. Sanki öndeki sürücü oraya yatmaya, yitmeye gitmiş. Fazladan ukalalık, hükmetme dürtüsü.

                TV Yalanı: ?77 Milyon bizi izliyor.?, ?Seyirci bunu istiyor.? Bu da yalan. Sen dayatıyorsun. Bizim seyirci tepkisizdir hoş. Etkisi neredeyse sıfırlanan olur olmaz her yer ve zamanda kullanılan uyarı-dikkat spotları vardır: Son Dakika, sıcak gelişme. Ardı arkası hiç eksilmeyen bu alt yazı uyarılarına daha da sık muhatap olacağız. Mevsim sıcak, coğrafyamız sıcak, bölgemiz sıcak. Artık her şey sıcak gelişiyor. Ramazan?da soğukkanlı olmaya mecburuz oysa. Serin kalabilmek ne kadar mümkünse artık.