M. Nazmi Değirmenci


Somada kim suçlu?


Ulusal yas ilan ettik, 301 evladımızı kaybettik. Bu kaçıncı diye sormamıza gerek yok, Allah korusun daha başkalarını da yaşayacağız böyle durup, böyle bakıp, böyle gördüğümüz sürece. Hesap ortada. Artan tüketimin karşılığı üretim, üretim için gerekli olan enerji, enerjiye ulaşma yolları ve acımasız bir rekabet.

 

Çok sevdiğim bir eğitimci genç akrabamın paylaşım sitesinden attığı Soma`yı protesto mitingindeki fotoğraflarını görünce uzun bir süre düşündüm. Bu protestolardan amaç neydi? Soruyu önce kendime sonra eğitimci genç akrabama sordum. Duyarlı bir topluluk olarak yaşadığım mahallenin bir eylemi diyordu. Ama eylemin içeriğinde yine başkaları vardı. Nedense hep başkalarından bekledik ve başkalarını eleştirdik. Öncelikle eleştirilen kendimiz hiç olmadık. Masum bir topluluk rolüne bürünmüş eylem söylemden öte gitmeyen bir faaliyet idi. Çünkü konuştuklarını yaşamlarına uygulamayanların başarılı olma ihtimalleri yoktu. İsterdim ki bu mitingde `İhtiyacımız kadar  tüketelim, fosil artıklarına hayır, alternatif enerji, geri dönüşüm, bir bluejan yeter, evdeki gardıroplarımızı boşaltalım, mutfak dolaplarımızı ayıklayalım, ekolojik hayat, az üretelim, ihtiyacımız kadar kullanalım ve dünyamız gelecek nesillere de  kalsın.` gibi söylemler de olsun.

 

 Suçlu arayanlar, protesto edenler lütfen yönünüzü doğru tarafa çevirin ve  milletin  doğru yerlere bakmasını sağlayın. Bu savaş üretim savaşıdır, esas olan  milletlerin, insanlığın uyanmasıdır, bunun çabası olmalı, neredesiniz? Bu medeni denilen dünyaya bakın, üreten, üretmek isteyen, üretirken yok eden, üretileni acımazca tüketen/israf edenlere bakın. Neden çıkıp da bu kadar üretmek niçin önemli, neden ihtiyacımız kadar üretmiyoruz demiyoruz,  bunu protesto etmiyoruz. Esas bunu konuşalım, bunu anlatalım, tükenen dünyayı herkes öğrensin. Bilinçli toplum, paylaşabilen bilinçli insanlık...

 Soma`da herkesin suçu var. Masum olduklarını iddia edenler, caddede, sokakta protesto için yürüyenler, gazetede yazanlar, abartarak röportajlar yapanlar sizde bu oyunun ortağısınız, sizlerde bilinçli veya bilinçsiz suçluların hizmetindesiniz. Sizlerde hoyratça tüketiyorsunuz. Bencilleşen insanlık tükettikçe üretecek, ürettikçe birilerini yok edecektir. Onların kanları, terleri üzerinde kurulmuş güçlü, acımasız, ihtiraslı bir lüks hayat?

 Evinizde üçüncü, dördüncü elbiseniz varsa, mutfağınızda üçüncü mutfak takımınız varsa, salon takımınızı yeni değiştirmişseniz, evde ikinci televizyonunuz varsa siz bu oyunun ortağısınız. Lütfen bir düşünelim, kimseye söz söylemeye, protesto mitingleri yapmaya hakkımız yoktur.

 Soma için ağlayanlar, sahte gözyaşlarınızı boşuna akıtmayın, kişiler konuştuklarıyla değil yaşantılarıyla saygıyı hak ederler. Kendinizi değerlendirmek isterseniz, üretimi teşvik eden ihtiyacınız dışında aldığınız kullandığınız her şey sizin Soma için sorumluluğunuzdur.  Soma`da sorumluluğum yok diyenler en basit değerlendirmeyi kendilerine ait elbise ve ayakkabı  dolaplarında görebilirler.

 

 Asr-ı sadette örnekler vardır,  `Asr-ı saadet` terimi insanların en bahtiyar oldukları çağ manasını taşımaktadır. İnsanlık ona bakmalı, paylaşımı orda görmeli, `asr-ı saadet`te yaşayanların en önemli özelliklerinden biri kanaatkâr oluşlarıdır.

 Onlar, Yüce Allah`ın kendilerine bahşetmiş olduğu nimetler hususunda daima kanaatkârdılar. Eş ve çocuklarına yetecek kadar günlük rızık temin ettiklerinde bununla yetiniyorlar, aza kanaat ediyorlardı. Yani gözlerini dünya hırsı bürümemişti. Milletimizin başı sağolsun 301 vatan evladının ailelerine baş sağlığı diliyorum.