Hüseyin YAREN


BAHR-I UMMAN


Darende Somuncu Baba diyarından Erzurum, Kars bölgesine doğru yola çıkıldı. Yol boyunca muhabbet deryasından damlalar gönüllere nüfuz ediyor, gönül birlikteliği ile ayrı bir manevi ortam oluşuyordu. Sanki hayal ülkesinde yaşıyor, bahr-ı ummana doğru yol alıyorduk. Bu bizlere Divan okumalarında şerh yapılacak ilk beyti hatırlatıyordu.

Gönül bir bahr-ı ummândır ana hadd ü pâyân olmaz

Derûnu dürr ü cevherdir ki pinhândır ayân olmaz

Erzincan?da Cuma namazlarını eda ettikten sonra Terzi Baba Türbesi ziyaret edildi. Terzi Baba Anadolu`da yetişen büyük velilerden olup İsmi Muhammed Vehbi?dir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi Hazretleri, halifelerinden Abdullah Mekkî Efendi?yi Anadolu`ya göndermişti. O Erzincan taraflarına yönelmişti. Erzincan`a yaklaşınca, "Hocamızın bize tarif eylediği memleket, Allah bilir ya burasıdır. Burada bir zatın bizde emaneti vardır." demişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzincan`ı şereflendirince, insanlar akın akın ziyaretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba?da vardı. Hiç kimseye yapmadığı iltifatı Terzi Baba`ya yaptı. "Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi Hazretlerinin bizde bir emaneti var. Bu emanet sana çok menfaatler sağlar. Kabul edersen sana teslim edeyim." dedi. Terzi Baba da; "Siz bilirsiniz efendim, maddî menfaatse; dünya için Allah demem." cevabını verdi. Abdullah Mekkî Efendi bu cevabı alınca; "Oğlum, sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emanet seni dünya sevgisinden kurtarmaktan başka bir şey değil." buyurarak, Terzi Baba`ya himmetle nazar edip, emaneti teslim etti. Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin yolunda terbiye edip, kemâle ermesine vesile oldu.

Erzurum?a geçildiğinde akşam vaktiydi. Erzurum Evleri?nde Erzurumlu âşıkların atışmalarını ayrı bir keyifle dinledik. Özellikle Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi hakkında söyledikleri dörtlükler gönülleri coşturuyordu. Ertesi gün Kars?a doğru yola çıktık, yol güzergâhında çok önemli, tarihi ve manevi alanları ziyarette bulunurken tarihin derinliklerine doğru yol aldık. Katılımcıların gönüllerindeki huzur ve neşe, gözlerindeki mutluluktan okunuyordu. Pasinler Hasan Kalesi?ne vardığımızda Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin oğulları Mahir ve Şakir?i hatırladık, hikâyeleri gözümüzde canlandı. Sarıkamış Şehitliği?ne gittiğimizde ise 90.000 askerimizin donarak şehit olduğu mekânları görünce İnsanlar gözyaşlarını tutamadılar. Ecdadımızın bu ülkeyi sonraki nesillere bırakmak için ne kadar fedakârlık yaptıklarını bir kez daha hatırlarken ecdadımıza layık bir nesil olmanın gerekliliğini tüm hücrelerimize kadar bir kez daha hissettik.

Kars?a geldiğimizde Evliya Camii?ni ziyaret ederken ayrı bir heyecan vardı. Nakşi Tarikatı?nın 7. Piri Hasan El-Harakani Hazretlerinin manevi huzurundaydık. Öğle namazını eda ettikten sonra Hazretin kabri şerifini ziyaret ettik. Evliya Çelebi, Kars Kalesi?nin III. Murad devrinde Lala Mustafa Paşa tarafından tamir edildiğini anlatırken bir askerin Paşa?ya aktardığı rüyasını nakleder. Asker, rüyasında gördüğü yaşlı bir zatın kendisinin Ebü?l-Hasan el-Harakânî olduğunu ve kendisinin makamının burada bulunduğunu söylediğini, kendisinden ayağını bastığı yeri kazmasını istediğini anlatmıştır. Bunun üzerine yüz işçi yeri kazmaya başlamış ve üzerinde ?Menem şehîd ü saîd Harakânî? ibaresi yazılı dört köşe bir somaki mermer bulunmuştur. Gaziler mermeri tekbir ve tevhidle kaldırınca kabir ortaya çıkmıştır. Yaralı pazusuna sarılı makrame ile sırtındaki hırkasının bile henüz çürümediği görülmüş; vücudunun sağ tarafındaki yarası hâlâ kanamaktaymış. Tarihteki tüm bu yaşananlar hatırlanırken Altun Silsile?nin 7. Piri ile 40. Pirinin manevi mülakatına şahitlik yaparken gözyaşlarımızın bahr-ı ummana damladığını hissediyorduk.

Ani Ören yerine geldiğimizde bir medeniyetin harabeleriyle karşılaştık, buruk bir gezi yapıyorduk çünkü. Ruslar işgalleri sırasında o güzelim muhteşem sanat eserlerini tahrip ederken, Rus arkeologlar dinamitle minareleri yerle bir etmişlerdi. İnsafsızlığın ve acımasızlığın en üst noktası karşımızda duruyordu. Gezideki bulunanların tamamı üzülmüş ?Böyle bir şey olamaz.? demekten kendilerini alamamışlardı. Ani Harabeleri için hemen projelerin hazırlanarak yeniden inşa edilmesi zaruridir. Kendi medeniyetimize zaman kaybetmeden sahip çıkmamız gerekir. Erzurum?a döndüğümüzde Aziziye Tabyaları, Nene Hatun, Ulu Cami ve Lala Mustafa Paşa Cami?lerini ziyaret ettik.

Divan okumaları ayrı bir letafet ayrı bir zarafet içerisinde geçmişti. Dönüşte ise Altun Silsile?nin 38. Piri İhramcızade İsmail Hakkı Toprak?ın türbesini ziyaret ederken ayrı bir huzur yaşandı. Sükût halindeki gözyaşları yine bahr-ı ummana damlıyordu?