Cemil Gülseren


GÜN ZEVALE ERMEDEN


İçimiz sızlar Soma?daki kardeşlerimiz için

Kiminin derdi kömür karası ;  /  Kimininki kaysı parası;  /  Hepsi ekmek kavgası

Dostoyevski der ki; ?İnsanın aklı çoğaldıkça can sıkıntısı artar.? Dert edersen dert artar. ?Vermemiş mabud (Yaratan); neylesin (Sultan) Mahmut.? Misali geniş olursan, kayıtsız kalırsan, kaygısızsan dert de senden öte, sıkıntı da. Dert akıllı içindir. O yüzden rahat yaşayamamış akıllı olan. İşte memleketimin insanı bu sebeplerle hep diyar-ı gurbete yol almıştır. Yol almış, yer almış, bundan ötürü de ün almıştır. Niye Darendeli gurbetçi olmuş, niye ticaret ehli ve erbabı olmuş? Arazi dar, toprak sıkıntısı var; hayvancılık kıt, su kıt, ekin yetmez, sap bitmez. Meyvecilik mi? O da bir var, bir yok. Derken çocuk okutmak niyet ve gayesi de bunlara eklenince gurbet mekân olur bize. İş büyür, hedef büyür. Artık Darendelinin karakteristiği olur gurbet. Yeteneği, zekâsı, dürüstlüğü, içtenliği sermayesidir. Sermayeyi yele mi verirsin ele mi sana kalmıştır. Diliyle yönünü bozmazsa, kalbiyle kıblesini şaşırmazsa kim durdura seni? Hele bir de büyüklerin, erenlerin Hak dostlarının duasını almışsa yol da alırsın ama asla yolda kalmazsın. Yeter ki geldiğin yeri unutmayasın.

 Herkesin akıllı olduğu yerde akıl vermek akılsızlıktır. Hep köşelerden memleketin derdi yazılsın isterler. Hep bir yerlere çatılsın, sataşılsın beklerler. Birileriyle uğraşılsın, malzeme olsun laf olsun. Sonuç alınmayacak bir sürü dedikodu içinde çırpınmak, yıpranmaktan ve yıpratmaktan öteye geçmeyecek şeyler. Havanda su dövülüyor gibi hissettiğim çok olmuştur. Aynı şeyleri yaz yaz yaz. Ne değişiyor ki? Herkes yine bildiğini okuyor, bildiğini yapıyor. Zaman değişiyor, takvim değişiyor, nesiller el değişiyor, kuşaklar değişiyor ama konular aynı, dertler aynı, söylemler aynı en kötüsü de üslup aynı. Nesilden nesile aktarıyoruz sorunlarımızı da bakışlarımızı da herhalde.  Gına geliyor aynı şeyleri yazmaktan, okumaktan, dinlemekten. Biri çıkar der: ?Sen aklını kendine sakla.? Öteki ?Çok biliyorsan gel kendin yap.? Sürekli sızlanmak, ağlamak, dertlenmek de çare olmadığı gibi doğru bir yöntem de değil. Aslında mülki idare de, mahalli idare de her şeye hâkim, her sıkıntıyı biliyor. Mahalli basına malzeme lazım diyorlarsa o başka. Polemik peşinde olmak maalesef hep tercih ediliyor. Netice vermeyen, boşa kürek sallanan ama dostlukları, kardeşlikleri yaralayan kırıcı bir yöntem. Bu durumdan yarar umanlar var demek ki.  Eleştirmek yerel basının da ulusal basının da asli görevidir. Tahammüllü olmak gerek. Uymak, uyarmak, uyanmak gerek. Delilikle dâhilik arasında bir çizgi vardır. Yapıcı eleştirilerle, kırıcı, art niyetli eleştiriler de öyle. İkisini karıştırmamalıyız. İyi niyetle, kötü niyet belli olur zaten.     Darende?nin ortasından Tohma geçer. Derdinizi oraya atın. Gelen tarafına bakın. Giden suya bakmayın. Kaçan fırsatlara hayıflanmaktansa, gelecek nimetlere umutlanmak yaşamak için, yaşatmak için daha akıllıca bir yoldur. Tohma?ya el atmalıyız. El atamıyorsanız bari çöp attırmayın. Tohma?yı yaşamak, yaşatmak lazım. Ayağımızı sokalım, yüzelim, etrafında gezelim, oltamızla balık tutalım, kenarında semaver kuralım. Dağın yamacına değil Tohma?nın kıranına parklar, bahçeler kuralım. Akarında arazimizi sulayalım. Demesinler artık Tohma akar, Darendeli bakar diye.

Özellikle de belediyemizden beklentilerimiz, dilek ve temennilerimiz.

     Seçim öncesi de dile getirmiştim. Yineliyorum. Aman ha aman Darende?yi modernleştireceğiz diye bir beton şehir haline gelmesine izin vermeyin lütfen. İki dağın arasında beton bloklar, yoldan geçenler için amanın ne güzel binaları varmış, bayağı gelişmiş şehirmiş Darende desinlerden başka bir şeye yaramaz. Siteler, apartmanlar çağın gereği tamam ama kimse Darende?yi bu haliyle sevmez, sevemez. O güzelim geleneksel evleri, yapıları, bahçe içlerindeki ferah avlulu hayat dolu evlerin kökünü kurutmayalım. Dutlar, cevizler, erikler, elmalar, çayırlar, çimenler giderse sitelerin çevresindeki sahte çimenlere bakar bakar ağlarsınız bir gün. Betonlaşan Darende özlenmiyor. Gelişmişlik betonla ölçülemez. Mesela: Aşudu/Günpınar?dan Nadir Köprüsüne kadar olan o vadiye sadece yol gerek. Planlar, projeler hazırlanırken, ruhsatlar verilirken belediyemiz oldukça duyarlı hareket eder umarım. Ben elçiyim. Elçiye zeval olmaz. Darende?nin güzelliğine de, doğallığına da zeval olmasın.

Bizim en güzel dualarımızdandır: Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.