Darende?den Somuncu Baba diyarından
Hulûsi Efendi?nin mekanından Elazığ?a doğru yola çıktığımızda gönüllerde ayrı
bir mutluluk vardı. Somuncu Baba evlatlarının ?Biz Elazığlıları çok severiz,
onlarda Somuncu Baba?yı çok severler.? Cümlesini hatırlıyorduk. İlk uğradığımız
yer Keban Barajı oldu, elektrik
üretiminin yapıldığı santral, seyir terası gezilirken bizlere Elektrik
Mühendisi Tahsin Bey ve Latif Bey eşlik ettiler. Çırçır Şelalesi, Keban
Alabalık üretim tesisleri ve Alacakaya Mermer Fabrikası gezildi. Bu geziler
sırasında tanıştığımız insanların Somuncu Baba?dan gelindiğini duymalarıyla
birlikte gözlerinde bir sevinç ve mutluluk beliriyor, oraları ne güzel
yapmışsınız, çok güzel hizmetlerde bulunmuşsunuz, hayran olmamak elde değil
diyorlardı.
Elazığ?da
Hulûsi Efendi Vakfı?nın kermes açılışına gidildiğinde yoğun ilgi katılımcıları
memnun ederken, Şefkat Güllerinin çalışma ve hizmetleri ise takdir topladı.
Kermes yeri araştırması sırasında ise şu dikkat çekici durum yaşanmıştı. Dükkân
sahibi Somuncu Baba?dan Hulûsi Efendi diyarından gelindiğini öğrenince çok
mutlu olmuş ve ?Somuncu Baba Hazretleri ve evlatları için feda olsun? demek
suretiyle memnuniyetini dile getirmiştir. Harput?a doğru buram buram tarih
kokan alanlara doğru yöneldik. Arap Baba?nın türbesi ziyaret edildi. Harput
velilerinden olan Arap Baba?nın İsmi Yusuf olup babasının ismi Arapşah`tır.
Harput`un fethi için gelen Selçuklu kumandanlarındandır. Cesedi bozulmadan
günümüze kadar gelmiştir. Harput Ulu Cami İlk Beylikler dönemine ait muhteşem
bir eserdir. Ulu Cami Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından
yaptırılmıştır. Anadolu?nun en eski ulu camilerinden biri olan bu yapı
dikdörtgen planlı olup, mimari yapısı ile Artuklu ve Selçuklu döneminde
yapılmış camilerden farklı bir görünümdedir. Harput Konağından Harput
Kalesi?nin seyri ise muhteşem bir görünüm içerisindedir ve mutlaka görülmesi
gereken bir yerdir. Şefik Gül Kültür Evi gezilmiş buradan ise Es-Seyyid Osman
Hulûsi Efendi Hatıra Ormanı fidan dikimine gidilmiştir. Fidan dikimi
programına; Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanımız Hamit Hamidettin Ateş Efendi,
Elbistan Belediye Başkanı Av. Durmuş Küçük, Darende Belediye Başkanı Dr.
Süleyman Eser, Elazığ Orman Bölge Müdürü Ziya Polat ve çok sayıda gönüllü
insanımız katılmıştır. Yer olarak ise çok güzel bir mekanın seçilmesi işin
ciddiyet ve güzelliğini göstermeye kafidir. Buradan ise Balak Gaziye geçilmiş
ve ziyaretlerde bulunulmuştur. Balak Gazi / Belek Gazi?nin hizmetleri
tarihimizde altın sayfalarda yerini almaktadır. Balak Gazi genç yaşta Harput
Hükümdarı olmuştur. Artuklu hanedanına mensup olan bu kumandan adaleti ile
meşhur bir hükümdardır. Kısa zamanda Harput`tan Mardin ve Halep`e kadar uzanan
geniş bir devlet kurmuş, Haçlılarla imha edici muharebeler yapmış ve onları
ağır yenilgilere uğratmıştır.1122 yılında Urfa Kontu Josselin`i, 1123`te onu
kurtarmaya gelen Kudüs Kralı Baudouin`i esir ederek her ikisini de Harput
kalesine hapsetmiştir.
Es-Seyyid
Osman Hulûsi Efendi?nin Divan-ı Hulûsi-i Darendevî isimli eserinden gazel şerhi
içerikli Divan Okumaları Programı Elazığ Belediyesi, Kültür ve Kongre Merkezi
Salonunda yapıldı. Program çok güzel ve latif geçti, katılımcıların büyük
beğenisini topladı, ruhlara gönüllere hitap eden program büyüklerin teşrifiyle
gönüllere ayrı bir huzur kattı. Program bitiminde protokole özel bir zarafet
gösteren Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Hamit Hamidettin Ateş Efendi tarafından
günün anısına plaket verildi.
Eğitimle
yaşam kalitemizi yükseltmek-1
Yaklaşık
40 milyona varan sayımızla büyük bir kitleyi eğitim maratoncuları olarak final
ipini göğüslemeye doğru doludizgin koşturuyoruz. İlçemizde LYS sınavlarında
dereceler açıklandı. Balaban?dan bir öğrencimiz Türkiye birinciliği ile
göğsümüzü kabarttı. İlçe ve il adına gurur verici bir altın tablo. Öğrencimizi,
ailesini ve okul idaresini can-ı gönülden tebrik ediyoruz. Bundan sonraki
sınavlarında isteği yere yerleşir de bizlerin de göğsünü fazlasıyla kabartır.
Nazmi Değirmenci hocamız, geçen yazısında bu konuya değindi. Öğrencimizin,
mutlaka öğretmenin ve ailenin yönlendirmesi ile düzenli çalışma disiplini
sağlanmıştır. Ama birazda aileye bakalım, dede dönemin sıhhiye uzmanı, halkın
arasında adeta ?Hızır Acil? servisi gibi çalışmış, sosyal ve teknik zeka
sahibi. Nüktedan, öz eleştiriyi seven biri. Baba dönemin en iyi okulu, hatta
bugünde gözde okul olan ODTÜ mezunu. Anne, çocuğun üç yaşlarında okuyup yazmaya
başladığını ifade ediyor. Böyle kişisel gayretler, genele teşmil olmayınca asla
yeterli değildir.
Kurumsal
başarılar, kişisel başarıların önüne geçmedikçe eğitim kalitesinden istenen
verim alınmaz. Bizler de ortaöğretim okulları olarak, şapkamızı önümüze koyup
düşünmenin zamanı gelmiştir. Bu başarılar nasıl bir sisteme dönüşür, kurumsal
başarılar nasıl marka haline gelir, diye proje üretmeliyiz.
Ortaöğretim
kurumlarımız her zaman için Lineer dedikleri (doğrusal) bir başarı grafiği
göstermelidir. Örneğin 2012-2013 öğretim yılında yani bir önceki yıl başarı
oranımız kurum olarak (4 yıllık üniversitelere yerleştirme) % 55 iken bu yıl
yaptığımız çalışma ve ortaya koyduğumuz performansla bunu en az kurumsal
bazda % 58-60 aralığına taşıyabildik mi?
Dikkat ederseniz oranların gayet makul, ayağı yere basan, gerçekleştirilme
oranı en yüksek limitte tutuyorum. Hayal edilenle, gerçekleştirmeyi
düşündüğümüz rakamlar ülke gerçeğini zorlamamalıdır.
Kültür
Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Değerli Eğitimci Mustafa Aydın hocamız bir
üst kurum olan Fakülte dünyasındaki sıkıntıları ve çalışmaları anlatıyor: Bugün
yurt dışına göndermemiz gereken, yani çok kültürlü ve çok dilli eğitimin
hedeflediği başarının biz henüz üçte birini ancak yakalayabildik. Bir
öğrencinin, bulunduğu ülke ekonomisine direk ve dolaylı katkının 40 bin dolar
olduğu biliniyor. Dünyada ekonomik anlamda dolaşımda olan öğrenci sayısı 5
milyon civarında. Avrupa birliği eğitim çalışması kapsamında, Erasmus,
Comenicus ve Sokrates ile bugün ülkemizde başlattığımız YÖK ve TÜBİTAK başta
olma üzere hükümetimizin gayretleri, biz buna Farabi (Ulusal-Üniversitelerimiz
arası öğrenci değişimi) Mevlana (Uluslar arası) öğrenci alışverişini de katarak
destek olduk. Bunun ekonomik karşılığı toplamda 200 milyar dolar. Biz bu oranın
neresindeyiz diye soruyor. Hatta daha önce yurt dışına öğrenci göndermek için
yaptığımız sınavlarında adeta öğrenciyi kazandırmama, yurt dışına göndermemek
için yapıyorduk Burada elenen öğrenci, gidip dünyanın en saygın
üniversitelerinden davet alarak okuyordu. Aldığımız destek ve yaptığımız
çalışmalarla 10-20 yirmi aralığında olan yurt dışı öğrenci sayısını biz 40-50
bin civarına çektik, yeterli mi hayrı, diyor. Bunu 150 binlere çıkarmamız
gerekiyor? diye ekliyor.
Hep
söyler dururuz, bir çiçekle bahar olmaz diye. Kişisel başarıları öne çıkarıp
bununla övünmek bizi rehavete götürür. Akıp giden dünya gerçeğini ve ülke
gerçeğini iyi okumamaktır. Bugün teknolojiyi yerinde kullanan, amacı dışında kullanmayarak ?Ya Rabbi,
eşyanın ve hakikatin künhünü bana göster? diye dua eden bir mümin modeli de
gerçekleştirmek mümkündür.
Akıl
ve ilim mayasını, hikmet ve irfan teknesinde yoğuran gerçek bireylerin
oluşturduğu bir toplumda yaşamayı hayal etmek, yegâne gayemiz olmalıdır.