Hüseyin YAREN


Cevherin kıymetini bilmek


Milletleri kalkındıran, onu teme­linden tutarak ayağa kaldıran, ileriye dö­nük hamleler yapmasını sağlayan büyük şahsiyetler vardır. Milletimi­zin bağ­­rından çıkan ve kendi­leriy­le ifti­har ettiğimiz Somuncu Babalar, Hacı Bayram Veliler, Fuzililer, Şeyh Galipler, Niyazi Mısriler, Mevlâ­nâlar, Yûnus Emreler ve daha niceleri asırlar bo­yu yol almış ve yol almaya devam edecek kervanın en önemli şahsiyetleridir.

Darende, tasavvuf medeniyetinin en derin izlerinin yaşandığı, derinliklerde insan ruhunun nakışlarla biçimlendirildiği ve izlerinin ebediyete kadar devam edeceği bir merkezdir. Seyyid Osman Hulûsi Efendi bu merkezde yetişen ve ziyasıyla tüm dünyayı aydınlatan mutasavvıf şairdir. Tasavvufi ve edebi kişiliğini yansıtan en mühim eseri Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî?dir. O, sahip olduğu Allah aşkını ve Peygamber sevgisini şiirlerinde işlerken bazı semboller kullanmış, kimi zaman da mürşidini örnek vermiştir. İhramcızâde Hz. bir sohbetlerinde: ?Hulûsi?mizin yazdığı sözler direk olarak Allah?a ve Rasulullah?a yazılmıştır fakat yol bizden geçtiği için edeben bizim adımızı zikretmektedir? buyurmuştur.

20. yüzyılın son Divân şairlerinden olan Osman Hulûsi Efendi şiirlerinde kullandığı kelimeler¸ okuyucuların rahatça anlayabilecekleri tarzda olup sanat endişesinden uzaktır. İfadelerde sevgi, aşk, muhabbet ve samimiyet ön plandadır. Osman Hulûsi Efendi?de şiir kabiliyeti Allah vergisidir. Meseleye bir şâir değil, bir mürşid olarak yaklaştığından, ese­rinde manayı her yönüyle ifade etmek maksadı, şekle ait endişelerin önü­ne geçmiş ve muhtevadaki derinliğin layıkıyla ortaya konma arzusu, mananın maddeye tercih edilmesi anlamındadır. Konuları çok boyutlu olarak ele almıştır ki, okuyucu idrakince anlama nokta-i nazarındadır.

 Tasavvufî Türk edebiyatı çerçevesinde yazdığı şiirlerini ?Divân-ı Hulûsî-i Dârendevî? adıyla bir araya getiren Osman Hulûsi Efendi, bizzat kendisinin gözetiminde ve büyük bir titizlik içerisinde Osmanlı Türkçesiyle kaleme aldırmıştır. Dîvân-ı Hulûsi-i Darendevî ismiyle yayımlanan eserin 1276 şiirden meydana geldiği görülmektedir. Bunlardan 462?si gazel¸ 18?i mesnevi¸ 40?ı kıta¸ 470?i müfred¸ 91?i mısra ve 195?i rübaîdir.

Tasavvufta çok önemli olan nefis terbiyesi, güzel ahlak, insanlara hizmet, güler yüzlülük, birlik ve beraberlik, masivaya bağlanıp aldanmamak ve bunlara benzer pek çok konu işlenmiştir. Böylelikle muhiplerin ve bütün Müslümanların manevi eğitimi hedef alınmıştır. Diğer taraftan ibadetten, zikirden tefekkürden bahseden beyitler çoğunluktadır.

Hulûsî Efendi, İslâm Edebiyatı?nda dinî ve efsanevî değeri olan önemli şahısların birçoğunu, meşhur oldukları cihetle Divanında zikretmiştir. Peygamberler, sahabiler, tarihi ve efsanevi şahsiyetler çeşitli özellikleri ile kaleme alınmıştır. Bu durum Hulûsi Efendi?nin eşsiz bir genel kültüre sahibi olduğunu göstermektedir. Bu şahıslar, dinî-tasavvufî gayelerle şiire konu edilmişlerdir. Hz. Nuh`un gemisi, Hz. Eyyüb`ün sabrı, Hızır`ın âb-ı hayâtı, İskender`in aynası, Ferhâd`ın aşkı ve hatta Mansûr`un darağacı, insanları Hakk`a çağırmak için birer vesiledir.

Yaşanılan şu hatırayı sizlerle paylaşalım: Edebiyatımızın önemli simalarından Prof. Dr. Arif Atik Osman Hulûsi Efendi ile görüşen bahtiyar insanlardandır. Kendisi Hulusi Efendi?nin şairlik yönünü daha önce duyduğu için Fuzuli, Niyazı Mısri, Yunus Emre gibi önemli simalardan örneklemeler yapıp bir klasörlük bir çalışma hazırlar. Hulûsi Efendi Hz?nin bir Konya ziyaretinde yapılan bulunur. Sohbet esnasında:

Yüz dört kitâbın sırrını yârın yüzünden okuyup

Ol mushaf-ı hüsn ile dolmuş mağz-ı Kur?ân olmuşum

Beyitlerinin yer aldığı ilahi okunur. İlahiyi gözyaşları ile dinleyen Arif Etik, ?Hocam ben geçmiş dönemdeki şairlerden bir klasörlük çalışma yapmıştım yalnız sizin yazmış olduğunuz bu beyit benim tüm anlatmak istediklerimi kapsamaktadır.? diyerek Hulûsi Efendi?nin şiirdeki üstünlüğünü dile getirmiştir.

Günümüzde ise Üniversite öğrencileri Divan Okumaları ismiyle programlar tertip ederek Hulûsi Efendi?nin beyitlerini anlamaya ve anlatmaya çalışmaktadırlar. Tabi; altının kıymetini sarraf bilir misali Divan?daki her kelime bir cevher mesabesindedir. İşte bu cevherin kıymetini iyi bilmek, niteliğini iyi anlamak gerekir?