Cemil Gülseren


Köşename


Büyük küçük hemen herkesin evinde, kendini daha rahat hissettiği bir köşesi vardır. Orada huzur bulurlar. Onun özeli oradadır. Çoğunlukla gençler için bu köşe, evin bir odasıdır. Bu oda dağınıklığıyla, el sürülmezliğiyle hususi alandır. Olsun o kadar. Kazanılmış haklarıdır. Odalarında kendilerini özgür hissetsinler bari. Gençlik böyledir işte. Öyle bir oda ki aradıklarını hoş kendileri de bulamazlar ya. Çekmeceler mi? Karman çorman. Büyük sözü gibi büyük eli de değsin istemezler ne kendilerine ne de odalarına.

Rahmetli dedemin de bir köşesi vardı. Evin cazibe merkezi onun odasıydı. Köşesi de odanın en itibarlı kısmıydı. Duvarları dokuma kilimle boydan boya kaplı bu odanın kerpiç ve dolma topraktan yapılmış divanı (seki) üzerine yine dokuma halı serilmiş, her iki uca minder konulmuş, arkası da hasır yastık; onların üstüne de el işi kanaviçe örtüler. Sağ tarafı pencere, önü ise geniş tabanlı, üç beş çiçek saksısı ile güzelleştirilmiş. Çay bardağı, kırtlama şekerliği, tesbihi, gözlük kabı her daim bu pencere önünde hazır ve nazır dururlardı. Pencerenin iç duvarına asılı sındısı (makas), aynası oda yıkılana kadar oradaydılar. Oturduğunda başının üstüne gelecek yerde çocukların asla ulaşamayacağı iki katlı köşe rafı vardı ki çoğunlukla el altında bulundurduğu kitapları -bir kısmı el yazmasıydı-, hem Osmanlıca hem yeni Türkçe kendi yazdıklarıyla dolu defterleri vardı. Duvarda asılı duran kendi yaptığı harili (Kadirilerin zikirlerde söyledikleri ilahilere eşlik eden 99 halka takılı def) unutmayalım. Kendi yazıp, bestelediği kaside ve ilahileri bununla yine kendi seslendirirdi. Ne büyük aşk, ne güzel dinginlik, ne kutlu saadet. Vecde bakın efendim. Aşk söyletirmiş.

Dedem gitti, köşesi de? Onun köşesine hep imrenirdim. Hâlâ da özlemini çekmiyor değilim. Yeni evler, yeni anlayışlar bana dar geliyor işte. Uyuşmadık bir türlü. Çağ çok ileri, bendeki zevk çok geri. Haz almıyorum zorla mı?... Ayrana ekmek doğrayıp öğün savuşturan o kuşağı anlatmak kolay da anlamak zor. Ne kadar varlık var o kadar darlık. İlerledik ya. Bu çağda ne çok depresyonlu var hem de. Neredeyse depresyon ilacı kullanmayan sayılacak. Çağ çok ileri evet. Kanaatsiz, sorumsuz, verimsiz deyip olumsuzlukları uzatmak da gereksiz. Yeri gelir; ?-Benim bildiğim bana yeter.? demezler mi? Söz bitmiş olur; yazı lüzumsuz? Dert de derman da şu sözde: ?Bunca varlık varken; gitmez gönül darlığı.?

KÖŞEDEN KÖŞEYE

Şimdi kolaya kaçanların hesabı köşe dönmek, planı köşe kapmak, tercihi kenar köşe kaçmak. Huysuz yaşlılar vardır siz istersiniz onlar bir köşede otursunlar. Oysa onların akıllarının bir köşesinden bile geçmez. Siz ileri gidip; ?Çekil bir köşeye, ayak altında dolaşma!? saygısızlığına düşersiniz. Onlarsa sütlerini, haklarını öne çıkarıp helal-haram hesabını önünüze korlar. Hatta gerçekten bu duruma düşmemek adına; ?-Ben artık bir köşeye çekilip dinlenmek istiyorum.? diyerek ortadan sıyrılıverirler. Kimi de vardır üç beş kuruşu bir araya getirip bir köşede bakkal açıp ?köşe bakkal? olmak düşünü kurarlar. Bir köşede ?kefen parası? adı altında üç beş kuruşu olanlar mı?... Para hırslı evlattan, torundan köşe bucak kaçarlar. Onları köşeye sıkıştırmak ne acımasızlık değil mi? Böyle kansızların hışmına uğrayanlara her yürek sızlar. Nerde bir köşede öyle yapayalnız birini görsem; aklımın bir köşesinde sıkışmış bir türkü sözünü dilime getiririm ama söylemem, hayıflanırım: ?Köşe başı beklerim; vay benim emeklerim?

Siyasetin bunca yoğunlaştığı, seçimlerin yaklaştığı, başkan adaylarının ipi göğüslemek için kıran kırana yarıştığı bu zamanda yargının, yürütmenin, yasamanın erkler mücadelesi sürdürdüğü ülkemizde ?Bu nasıl köşe yazısıdır?, Memleket gündeminden uzak olmak da neyin nesi?? diyeceksiniz. Evet, bu yarış mahalli idarelerde ?BAŞKÖŞE?ye oturma yarışı değil mi? Başköşeye kurulanlar elbette hizmetten köşe bucak kaçmayacaklar. Kenarından, köşesinden nimetlenmek / nemalanmak niyetinde değilseler Allah yar ve yardımcıları olsun.  Darende için yarışanların köşeyi dönmek, caka satmak niyet ve arzusunda olacaklarını asla sanmıyorum. Buna ihtiyaçları da yok zaten. Vatandaştan köşe köşe kaçmayacaklarsa, HAK ve HALK yolundan ayrılmayacaklarsa yolları açık ola. İnşâallah sonuçtan ve sevinçten dört köşe olan millet olur. Olurlar mı? Göreceğiz.