Cemil Gülseren


Darendeli kitapçılar Marsa mı gitti?


Şimdilerde adı da, yaşayanı da, yaşatanı da kalmayan kırk yıl öncesine kadar Türkiye?de bir de ?Darendeli Kitapçılar? gerçeği vardı. O günleri bilen, gören tarihe tanıklar da azaldı. Bugünkü ekonomik gücüne seyyar satıcılıkla başlayan Darendelilerin arasında çerçi sandığı dışında kitap sandığı taşıyanları da vardı. İl il, köy köy dolaşan seyyar kitapçılar bu işi hem de aşkla, arzuyla yapmışlardır. Kitap dostlarından tarihçi Prof. Dr. Ali Birinci ile yapılan mülakatta (Türk Edebiyatı, Kasım 2013, Sayı:481) uzman bir tarihçi olarak bakın neler diyor: ??Salı günleri Hendek?in pazarı kurulurdu. Pazara gelen Darendeli kitapçılardan da Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve Hz. Ali Cenkleri gibi resimli halk kitaplarını alıp okumaya başlamıştım. Seneler sonra o kitapları yeniden alarak koleksiyonumu tamamladım??

Sözün tam bu noktasında bir önerim olacak. Darende Kültür Müdürlüğü ya da Somuncu Baba Tanıtım Merkezi/Müzesi bu tarz kitaplardan bir seri, bir örnek takım da sergileyebilirler. Somuncu Baba Tanıtım Merkezi önünde çerçi sandığını görmüştüm ancak boştu. Ben olsam içini şöyle bir doldurur, donatır ve içeride öyle sergiye çıkarırdım. İğne, iplik, incik boncuk, cıncık, çakı çakmak, ayna tarak misal. Bu işi yapanların çocukları bile dede oldu neredeyse. Belki torunları bile bilmezler. Ben de çocukluğumda Balaban?ın Cuma günleri kurulan o muhteşem pazarında bu kitapları görmüştüm. Dedelerimizin köşelerinde bunların daha öncesi döneme ait yazma yahut Osmanlıca matbu halk hikâyeleri de bulunurdu. Şimdi mi kapanın elinde kalmış diyebilirsiniz. Dönelim tekrar Birinci Hocanın anılarına; ??Darendeli seyyar kitap satıcılarından aldığım âşık ve cenk kitapları, halk hikâyeleri kitaplarını 50-60 kuruşa almaya çalıştım. Fiyatı 5 lira olan bir Karacaoğlan kitabı vardı. Kitapçı en son 3.5 liraya kadar indi; fakat onu alamadım. 3.5 lira 1958?de büyük bir paraydı. Ancak seneler sonra Karacaoğlan kitabını alabildim?? Büyük para olduğu şundan belli; adı geçen kitabı (Darende M. İzzet Paşa kütüphanesindeki aslından) yeniden daktilo ile yazarak aynı ölçülerde kitap halinde ciltlemiş bir başka kitap dostu A.Sükuti Bozkurt?un kütüphanesinde gördüm. (İst. Heybeliada?da). Bu bile ibretlik bir gerçek aynı zamanda yokluğun, kitap düşkünlüğünün bir kanıtı.

Bu seyyar kitapçı büyüklerimizin yaptıkları yalnızca bir satış değil. Onlar bilerek veya bilmeyerek aynı zamanda İslâmi, insani ve milli değerlerimizin devamlılığını sağlama yönünde bu halk hikâyeleri ile yayılması, yaygınlaşması bakımından önemli ve kalıcı hizmetlerde bulunmuşlardır. En ücra yerlere omuzlarında ya da merkep sırtında bu kitapları taşımışlar. Taşıdıkları sadece kitap değil bir kültürdü. Duygu yüklü bu kitaplar hem okuma ? yazma aşkını, alışkanlığını arttırmış hem de kültür taşıyıcılığı ve devamlılığı sağlamışlardır. İsim versem nasıl tepki vereceklerini kestiremediğim hatırı sayılır birçok varlıklı Darendelinin babası, dedesi köyünden böyle affedersiniz bir merkep yüküyle gurbete çıkmışlardır. Çıkış o çıkış. Taa Mars?a kadar? Hikâye bu ya: (İ. A. Ateş?den naklen, Darende Kültür Envanteri, T.C. Darende Kaymakamlığı, 2013) ?Adamın biri ünlü bir tüccarmış ve hemen hemen dünyanın her tarafını dolaşmış. Nereye gitse mutlaka bir Darendeli ile karşılaşırmış. ?Ama bir gün mutlaka Darendelinin olmadığı bir yer bulacağım? diye yemin etmiş. Yemin etmiş etmesine ama maalesef Darendelinin olmadığı yere rastlayamamış. Gün gelmiş Ay?a uzay mekiği seferleri başlamış. Zengin insanlar parayı bastırıp Ay?a yolculuk etmeye başlamışlar. Bizimkinin de durumu iyi. O da almış bir bilet. Hem merakını giderecek, hem de etmiş olduğu yemine karşılık Darendelinin olmadığı yere gidecek. Neyse binmiş uzay aracına ve araç Ay?a yumuşak bir iniş yapmış. Diğer yolcularla birlikte bizim tüccar da inmiş ve ?Çok şükür Rabbim! Yeminim yerine geldi. Darendelinin bulunmadığı bir yere geldim.? demiş. Ama o da ne!... Oradan birisi; ?Esanslarım var, kitaplarım var. İyi kokular, güzel kitaplar burada? diye bağırıp satış yapıyormuş. Tabii bizimki onun Darendeli olduğunu anlamış. ?Ya buraya da mı geldiniz?? deyince bizim Darendeli; ?Aslında Mars?ta oturuyorum da Ay?a satış yapmaya geldim.? Demiş.

İşte hikâyede sözü edilen Darendeliler, kimi çerçilik, kimi kokuculuk (esansçılık), kimi de kitapçılık yaparak Türkiye genelinde adlarını duyurmuşlar. Şimdi evlatları bahtiyarlar, varlık içindeler. Lakin yeni kuşak kitap okumaz, kitap almaz olmuş. Kitap dostu da değil. Kalem ve kâğıtla uğraşanları küçük görmeler falan!. .

Barbaros Hayreddin Paşa der ki; ?Er odur ki dünyada koya bir eser / Esersiz kişinin yerinde yeller eser.?

Geldiğimiz yeri de unuttuk bari gideceğimiz yeri unutmasak. En kati gerçek bu. Herkes oyalanıyor işte. O halk hikâyelerinin bilinçlere ve bilinçaltına yerleştirdiği öyle hasletler vardı ki şimdi ne kadar çok ihtiyacı var insanımızın.