Cemil Gülseren


Kelam-ı kibarlar


Kelâm-ı kibarlar

Keşke herkes anladığı işi yapsa. Keşke herkes yapabildiği işin en iyisini yapabilse. Keşke herkes söylediğini anlatabilse. Söyleneni anlayabilsek keşke. Bütün `keşke`leri alt alta getirsek, bütün ‘keşke’leri keşke yerine getirebilsek; kıyamet kopar mı dersiniz? Ne dersiniz?

Hacı Bayram-ı Veli demiş: "Kibir bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur."

Daha işin başındayız. Bu hamur daha çok su götürür. Köprünün altından daha çok sular akar. Bu köprünün adı şimdilik BARIŞ köprüsüdür. Bu hamurun adı HUZUR hamurudur. Evet, aynen öyle. İşin başındayız henüz. Barış ve Huzur diye yola çıkılmıştır lakin sonu nereye varır şimdiden herkes köşesinden öngörmekte, sezgilerini dile getirmekte. Allah encâmını hayreyleye.

Yirmi üç yıl önce Hakka yürüyen, gönüllerin dostu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi`nin bir Hac yolculuğu sırasında Ürdün`ün Başşehri Amman`ın Melikgazi Camii`nde Amman`ın müftüsü ile yapılan sohbette söyledikleri veciz `kelâm-ı kibar` ları Türkiye`nin bugünlerinin halini resmeden ve çözümünü nakşeden bu güzide beyti burada nakletmeyi uygun buldum. Söz; ehl-i dilde keramettir:

"Müslümanım, müslümanlık öz şiârımdır benim

 Milletim türktür ve türklük iftiharımdır benim"

              Es-Seyyid Osman Hulusi ATEŞ

Bu beytin ikinci dizesi: "...Tâbiyyetim Türktür ve Türklük iftiharımdır benim." olarak da bilinmektedir. Konu sohbette Türklük-Araplık üzerine sorulan güya Mîr-kelâm merhum Hulûsi Efendi Hazretlerini sıkıştırmak, zorda bırakma maksatlı bir sorudur. Hulâsa-i kelâm; Taş gediğine konulur. Söz biter. Herkes alacağını almıştır.

Evet, problemini çözdüğünüz insan sizindir. Ancak bir tarafı çözelim derken milleti de bağlamak çözüm değil sadece yeni çözümsüzlükler getirir.

Beş yüz yıl öncesine ait bir tarihî metinde lider, yönetici ve takipçilerinin vasıfları sıralanmıştır: On beşinci yüzyılda kaleme alınmış Manzum Fütüvvetnâme’den güncel konularımıza uygun düşen kimi önemli bölümlerin güncel çevirisini arzımdır:

1.    Bilirsen sormak (öğrenmek) büyük ve önemli bir iştir. Hele de öğrendiğini yerine getirirsen.

2.    Adam olan dürüst olur. Sözü ve hareketi edep ve usule uygun olmalı.

3.    Oturması, yatması, tutması, yürümesi ve satması ölçüye uygun olmalı.

4.    Ahlakı Kur-an’a uygun olmalı. Söz ve davranışları Hak nazarına göre olmalı.

5.    İnsanlar sohbetini arzu etmeli. Kendi kendisine şefkatli olmalı.

6.    Türk, Rum, Kürt, Hint, Arap hülasa her dilin manasını ve hakkını gözetmeli.

7.    Zira her dilde amaç manadır. Asıl olan muradı bulmaktır. Muradı bulacak sözdür.

8.    Sana hoş gelmeyen şeyi sen de başkasına yapma. Aksi halde dinini yıkmış olursun.

9.    Niyetinde hiç bozukluk olmasın. Eğriye ve doğruya yaklaşımı kişinin adamlık ölçüsüdür.

10. İnsanlık pazarında art niyet makbul değildir. (Kabul görmez) Bu pazarda hileli mal çabuk bilinir.

11. Nefsinin arzularını yık kim o bir puttur. Bunu Hz. Peygamber böyle buyurmuştur.

12. Nefsin arzuları iyiyi kötü yapar. Her yerde savaşlar bu yüzden olur.

13.  Gerçekte şeriat nefsin arzularından sıyrılmaktır. Batıl işlerden Hakka yönelmektir.

 

Kelimeler:

Şiar: Alamet, işaret

İftihar: Şeref, şan

Mir-kelam: İyi söz söylemeye gücü yeten

Hulasa-i Kelam: Sözün neticesi, hasılı

Encam: Son, akıbet