Musa Tektaş


Evrensel görüşleriyle bir lider Hulusi Efendi


Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin fikirlerinin, görüşlerinin, liderlik vasfının evrensel boyutta olduğu bir hakikattir. 2014 Yılının Doğumunun 100. yılı olması hasebiyle, UNESCO tarafından “Hulûsi Efendi Yılı” olarak ilan edilmesi için Hulûsi Efendi Vakfımız tarafından başvuru yapılmış ve çalışmalar devam etmektedir.

Biz bu yazımızda bu evrensel mesajların yıllar öncesinden verilmeye başlandığını, bugünkü çalışmaların temelini teşkil edecek gayretlerin Hazretin hayıtının kesitlerini oluşturduğunu gözler önüne sermeye çalışacağız.

Milliyet Gazetesi’nin 28 Eylül 1985 tarihli nüshasında Pakistanlı Seyyid Muhammed Yakup’un Darende’yi, Hulûsi Efendi Hazretlerini ziyareti konu edilmiş:

 

TEKBİRLERLE KARŞILANDI

Pakistanlı Şeyh Muhammed, Darende`de Nakşibendî oldu

Sünnetçi Kemal Özkan’la Malatya`ya giden Şeyh Mu­hammed, Darende`ye 8 kilometre kala dualarla karşılandı. Pakistan İslâm Yayma Cemiyeti Başkanı Seyyid Muhammed Yakup, sünnetçi Kemal Özkan`ın doğum yeri olan Malatya`nın Darende ilçesinde düzenlediği toplu sünnete katıldı.

AP Tokat eski milletvekillerinden Osman Saraç, İstanbul hafızlarından Şerafettin Pamuklu ve Mustafa Taşova ile birlikte Darende`ye gelen Seyit Muhammed Yakup, ilçe merkezine 8 kilometre uzaklıkta çok büyük bir kalabalık tarafından "tekbir" sesleri ile karşılandı.

Pakistan İslâm Yayma Cemiyeti Başkanı Şeyh Muhammed Yakup, Malatya`nın Da­rende ilçesinde Nakşibendî tarikatı lideri Şeyh Hulûsi Ateş`in elini öperek müridi oldu. Şeyh Muhammed Yakup, Nakşibendî tarikatı liderinin kendisinden 5 yaş küçük ol­masının önemli olmadığını, elini öperek kendisine büyük saygı duyduğunu belirtti. Tür­kiye çapında çeşitli illerde 50 bin müridi olduğu söylenen Nakşibendî tarikatı lideri, "Kaç müridiniz var?" sorusuna, "Hiç müridim yok" diye yanıt verdi.

Seyyid Muhammed Yakup ve beraberindekiler, "Somuncu Baba Türbesi"ni ziyaret et­tiler, belediye tarafından verilen yemeğe katıldılar Pakistanlı din adamı Şeyh Seyyid Muhammed Yakup, bir de vaaz verdi.

Pakistan İslâm Yayma Cemiyeti Başkanı Seyyid Muhammed Yakup,  bu ziyareti esnasında H. Hulûsi Ateş Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığının Özel Defterine duyguların şöyle dile getirmiştir:

 

“O, SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL,

  PAKİSTAN’DA DA BÜYÜK BİR ŞAHSİYETTİR”

Bismillahirrahmanirrahim

Son bir haftadan beri, burada, Türkiye’deyim. Birçok hatıralarım var, bilhassa Türk halkının sevgisi olan Darende’de. Bugün 26 Eylül 1985. Hazret Hacı Hulûsi Ateş ile tanışmak ve mensubu olduğum Nakşibendi Tasavvuf Tarikatı’nın merkezini görmek şerefine nail oldum. O, sadece Türkiye’de değil, Pakistan’da da büyük bir şahsiyettir. O, tasavvuf üzerine Divân ve başka eserler yazmıştır. Bunların Pakistan’daki ruhani kimseleri ve bu silsilelerin takipçilerinin yararlanmaları için tercüme ettirilmelerini dilerim.

Genel olarak, Türk halkının, çok disiplinli, hürmetkâr, İslâmlığı sever, gençlerini çok terbiyeli, memurlarını çok nazik ve affedici ayrıca Türk toprağını İslâm ihtişamının ve demokrasinin merkezi olmuş buldum.

Türkiye ve Pakistan’ın kardeş halkı çok yaşa. Onları selamlıyorum. Allah’a ısmarladık… Hafız.

Esselamualeyküm ve Rahmetullah. Saygılarımla. 26.09.1985

Es-Seyyid Muhammed Yakup Nakşibendi Müceddidi

 

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Türkiye’nin sağlam İslâm inanç ve imajını Müslüman halklara anlatması ve Ortadoğu’da Türkiye imajının güç kazanması gerektiğine işaret eden Elbistan’ın Sesi Gazetesinin 9 Eylül 1985 Pazartesi tarihli nüshasında da Mehmet Göçer imzasıyla şu gerçeklere vurgu yapılmıştır:

 

H. Hulûsi Ateş:

Müslümanım,  Müslümanlık öz şiarımdır benim,

Tabiiyyetim Türk`dür Türklük iftiharımdır benim

Başbakanımız Sayın Turgut Özal`a sesleniyoruz; lütfen bu sese kulak verilsin:

Dünyada Müslümanlık kurallarının en gerçeğini bilen ve uygulayan Türk milleti olduğu halde; başta İngilizler olmak üzere, Ortadoğulu Müslüman kardeşlerimize uzun yıllardır ticarî ilişki kuran Avrupalılar tarafından “İslâmlıkla İlişkisi Olmayan Millet” olarak tanıtıldığımızı devlet büyüklerimizin bilmesinde büyük fayda var!..

Bunun tek çaresi; dinimizin emir ve yasaklarını harfiyen uygulayan,  Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Şeyhi, büyük kerametleriyle anılan Somuncu Baba/Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin 12.  göbek ahfadı ve aynı camiinin de imam-hatibi, okul, cami, talebe yurdu, çeşme ve benzeri tesislerin hizmet, destek ve takipçisi Sayın H. Hulûsi Ateş başkanlığında Arapçası kuvvetli sayın vaaz ve müftülerimizden oluşan bir heyetin Ortadoğu’ya gönderilerek, “Müslümanlık kaybolsa, yeniden yazacak âlimler diyarıolduğumuzu anlatmaktır.

Ortadoğu`da yaşayan Müslüman din kardeşlerimiz, Müslüman Türk Milletini, "İslâmlıktan uzak, Müslümanlıkla ilişkisi kesilen" bir millet olarak tanımaktadır. Buna sebep ise, İngilizler başta olmak üzere, Ortadoğu ile ilişkilerini artıran Av­rupalı Milletler öyle işlemişler. Beyinler öyle yıkanmış. Türk yöneticileri de bunun ya farkına varmamışlar, ya da basit görmüşler.

 

MÂNÂDA BİRLEŞTİĞİMİZİ DUYURAMADIK

Hâlbuki dünyada Müslümanlık ku­rallarının en gerçeğini bilen ve uygula­yan Müslüman Türk milletidir. Gerçi, bu badire kısmen aşılmıştır. Bu adımı atan önceki ve şimdiki hükümet erkânından Allah razı olsun. Fakat aşılan badireden fazla uzaklaşamamış durumdayız. Bir ne­vi "yerinde sayar" durumdayız. Mânâda birleştiğimizi henüz tam empoze edememiş durumdayız. Yüzyıllardır Müslüman­lığın savunuculuğunu yapan ve Milletle­re yayılmasına önayak olan; Türk Devle­ti, Türk Milleti ve Türk âlimleridir. Bu­gün de aynı prensip ve şuurla devletimiz, milletimiz ve din âlimlerimiz olarak hiz­mete devam ediyoruz. Bu bir gerçektir.

KALPTEN İNANMADIKÇA!...

Kısaca, Arap kardeşlerimizin kalp­lerine girmedikçe, onlara haldeki Müslüman olduğumuzu yürekten inandırmadıkça, Ortadoğu ile devlet ilişkileri yük­sek düzeye varmaz, varamaz da.

Bunun çaresi mi?  Arz edelim; Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Şeyhi, Darende`de medfun Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin 12. torunu, aynı camiinin İmam-Hatibi, okul, cami, talebe yurdu, yol, çeşme gibi hayır tesislerinin fahri önderi ve destekçisi, özetlersek sosyal dayanışma timsali H. Hulûsi Ateş başkanlı­ğında, Arapçası kuvvetli değerli Müftü ve vaazlarımızdan bir “Türkiye`yi tanıt­ma” heyeti oluşturup, Ortadoğu ülkeleri­ne, devletimizce gönderilmelidir. Ve bu güzide heyet, Ortadoğu Camilerinde va­az ve sohbet düzenleyip, Kur`an okuya­rak Müslümanlığın Türkiye`de hüküm sürdüğünün varlığı anlatılmalıdır. Türk elçilerinin destek ve ora Müftülerinin de katıldığı heyetle ilişkiler ve devlet erkânı ile görüşmeler sağlanmalıdır. “İşte biz buyuz” denmelidir. Öyle ki, bilhassa okul idarecilerine ve öğ­retim üyelerine durum anlatılmalıdır. Hülâsa, sarsılmaz bir kamuoyu oluşturulmalıdır. O zaman parlamenterleri, devlet ve hükümet erkânına durumu daha kolay arz edecek ve Türkiye ile sos­yal ilişkilerin artırılmasını tabandan zor­layacaklardır elbette.

Başbakanımız Sayın Turgut Özal`dan bu önemli konuya, talimatlarını sabırsızlıkla bekliyoruz.

Elbistan’ın Sesi Gazetesi’nin 15 Şubat 1988 tarihli nüshasında ise, Eğitimci-Yazar Hüsamettin Yinanç’ın  “Aydın Bir Din Görevlisi Hulûsi Ateş” başlıklı yazısı hazretin ilmî ve kültürel yönü ile manevî yüceliğine işaret etmektedir:

 

AYDIN BİR DİN GÖREVLİSİ HULÛSİ ATEŞ” 

 Bu zat “Şeyh Hamd-i Veli” Camii İmam-Hatibidir. İçinde Cenab-ı Hak sevgisi kor gibi yanan bir tasavvuf ehlidir. İslâm dinini feyziyle yüklenmiş bir şahsiyet.

Yüzünden muhabbet akıyor. Güzel ve yüksek ahlakı ile ârif bir insan edası içinde. Pırıl pırıl bir yüz. Gönlünde nur var gibi. Marifetullahın zevkine erişmiş. 

Hulûsi Efendi ibadetini memleket sevgisine karıştırmış feyizli bir mutasavvıftır. Görüşleri müsbet, düşünceleri olumlu; içi memlekete dönük. Yücelikleri kazanmış bu insan ne kadar mütavazı?   Bu tevazu ona büyüklük vermiş?..   Memleketi Darende’yi manevî ve maddî eserlerle süslüyor.   Gıbta etmemek mümkün değil! Mimari niteliğe haiz bir cami, bir İmam-Hatip Lisesi binası, bir İlahiyat Fakültesi için yapılmış başka bir bina... Başbakan’la görüşmüş bu binaya İlahiyat Fakültesi açılmasına söz almış. Anla­tıyor ve bir çocuk gibi seviniyor. Modern, he­men hemen Türkiye`de görülmemiş bir has­tane binası için bir plan; onun arsası, hesaba alınmış milyonlarca para temini…

Akıllı, kendisini bilen, halka açık gönül­lü bir insan... Kalıcı, kendisini sonsuzlara kadar yaşatabilecek eserlerin yapımına gücünü katmış.

Yapılan ve yapılacak olan binalar onu öyle sarmış ki... Din sevgisi gibi... Bunları anlatırken Hulûsi Efendi`nin yüzü öyle bir ifadeye bürünüyor ki, görmeli! İçi memleketine dönük mutlu bir yaşantı içinde... Bir memleket sevdalısı... Ziyaretçilerini evinin büyük bir salonunda karşılıyor... Şark vari döşenmiş bir salon... Süssüz ama giyimi-kuşamı gibi… Bağ­daş kurup oturuyor, nasihatlerini dinliyoruz. Güler yüzü ile ahlâki öğütler veriyor. Usanmadan dinliyoruz.

Sonra özene bezene kendi eliyle yerleştirdiği kütüphanesine giriyoruz. 

Güzel tertiplenmiş bir kitaplık…

Dolaplar, kitaplar, masa, sandalyeler... Ne kadar zevkli? Güzellik nefes alıyor gibi sanki… Kitaplık cehaletin karanlığını yenmek isteyen bir görünüş içinde... Büyük bir emek mahsulü olan manzaranın üzerinde kalınca bir defter var…

Tecessüs… Açıyoruz, gelen ziyaretçiler görüşlerini yazmışlar bu deftere... Bakanlar, profesörler, ilim adamları, ec­nebiler, milletvekilleri ve daha niceleri hep yazmışlar bu deftere düşüncelerini... Zevkle okunuyor, hayran kalmamak mümkün değil! Defter, Hulûsi Efendi`nin kişiliğini açık­lıyor.

Defterin içindekiler basılsa Hulûsi Ateş` in biyografisi çıkacak ve mükemmel bir eser meydana gelecek.   Yazımı Muhterem’in şu güzel beytini yazarak bitirmek istiyorum:

 Varlığından başol kim, yokluğa erişsin

 Sözünü gerçek söyle Hulûsi`nin dili ol!

 

Hüsamettin YİNANÇ

1921 de Elbistan da doğan Hüsamettin Yinanç, 1947 de Gazi Eğitim Enstitüsünden Türkçe Öğretmeni olarak mezun olmuştur. Türkiye’nin birçok yerinde öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulunmuştur. Hocaların hocası, müdürlerin müdürü Yinanç’ın; en büyük eseri Elbistan’a bir lise kazandırmış olmasıdır. 28 Mart 2005 günü vefat etmiştir.

Yazımızı Hüsamettin Yinanç’ın H. Hulûsi Ateş Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığının özel defterine yazdığı kelamlarıyla bağlayalım:

“Pek Muhterem H. Hulûsi Beyefendi,

Bir gün sizi görmek iştiyakıyla yanıyordum. Allah’a çok şükür muhterem hürmetkârı bulunduğum İsmail Hakkı Efendi’yle birlikte Elbistan’da görüştük. İçten bağlılığımı orada teyit ettim.

Bugünde ziyaretim beni mesut etti. Evinizin bir müze, kitaplığınızın büyüklüğü beni çok mütehassıs bıraktı.

Evinizin bir ilim ve bir irşat ocağı olması takdire değer. Bu memleketin size ve sizin gibilere çok ihtiyacı olduğunu hissediyorum.

Allah’tan sağlık afiyet diler;  sa’yinizin meşkûr, amelinizin daim olması temennisiyle ellerinizi öperim efendim.

 

19.10.1986

Hürmetkârınız

Emekli Lise Müdürü

Hüsamettin YİNANÇ”