Musa Tektaş


Kur’an Aşığı Hulusi Efendi (k.s.)


Kur’an Âşığı Hulûsi Efendi (K.S.)

Kur’an-ı Kerim bir hidayet rehberi ve insanlığı doğru yola iletmek üzere gönderilmiş eşsiz bir mucizedir. Hz. Muhammed (s.a.v)’e 23 yıllık peygamberlik süresi içinde, Arapça olarak vahiy yoluyla indirilen, Fatiha suresiyle başlayıp Nas Suresiyle biten, mushaflarda yazılı olup mütevâtir olarak nakledilegelen, tilâvetiyle ibadet edilen mucize kelâmdır.

Namaz kılmak farz olduğu gibi, Kur’an’dan, namazlarda okunacak miktarı öğrenip ezberlemek de farzdır. Kur’an’ı tilavet etmek sünnet dinlemek ise farzdır. Onun için Kur’an okunan yerde başka şeyle meşgul olunmaz.  Kur’an, lafzı ve manasıyla mucizedir.

Tasavvuf ehli "Kur’an ehli, Allahu Teâlâ’nın ehli ve seçilmiş kullarıdır,"1  hadisinin müjdesine ulaşmaya can atmaktadırlar.

Kur’an’a hizmet eden, ilgili müesseseler kuran, insanların özellikle gençlerin Kur’an’la tanışmasına, Kur’an ahlakıyla yetişmesine vesile olan önder insanlardan biri de Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’dir.

15 Şubat 1987 tarihli Darende’nin Sesi Gazetesi’nde yayınlanan bir haber, onun bu yönünü açıkça ortaya koymaktadır.

 

KUR’AN-I KERİM OKUMA YARIŞMASI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

“Darende İmam-Hatip Lisesi öğrencileri arasında tertiplenen Kuran-ı Kerim Okuma Yarışması 14.2.1987 günü, Darende Çarşı Merkez Camii`nde yapıldı. Bu yarışmaya halk dinleyici olarak katıldı. Yarışma gayet ilgi çekici ve güzel geçti. İmam - Hatip Lisesi Müdürü Ömer Faruk Taşkın halkın İmam-Hatip Lisesi`ne gösterdiği maddî ve manevî desteğe teşekkür etti. Meslekî dersler öğretmeni Hasan Ay ise Kur’an-ı Kerim okumanın, öğrenmenin ve öğretmenin önemini ayet ve hadislerle açıkladı. Yarışma neticesi 1, 2 ve 3`ncü derecelere giren öğrencilere H. Hulûsi Ateş Hoca`mız 10`ar bin lira, yarışmaya katılan diğer öğrencilere ise 5`er bin lira para dağıttılar. Darende Belediye Başkanı Abdullah Karakurt ilk üçe giren öğrencilere birer Kur’an-ı Kerim, diğerlerine ise birer kalem hediye ettiler. Ayrıca Vakıflar Bankası Darende Şube Müdürü ve Din Görevlileri Derneği derece alanlara çeşitli hediyeler verdiler. Yarışmayı izleyenler arasında dışarıdan gelen misafirler de bulundu. Örneğin, Gürün Müftüsü, Çukorova Vakıflar Bankası Bölge Müdürü ve Çukurova Darendeliler Derneği Başkanı Yusuf Doğru, Gürün P.T.T. Müdürü. Yarışmada derece alan öğrenciler şunlar: 1. Hulusi Güleç, 2. Hasan Yaylacı, 3. Ramazan Sevin. Diğerleri ise sırayla, Fikret Güler, Sinan Güler, Kadir Çopur, Muzaffer Karabulut, Ali Camcı, Abdurrahman Erden, Feyzullah Ateş, Feramuz Yılmaz, Bekir Şimşir.”

 

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) henüz yedi yaşında iken babası Hasan Feyzî Efendi (k.s)’den Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmiş ve hatmetmiştir. Sevgili Peygamberimizin “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”2  emr-i şerifine uyarak hayatı boyunca Kur’an öğretilmesi için gayret göstermiş, hayatını Kur’an’a göre yaşamaya çalışmıştır. Çocuklarına Kur’an-ı Kerim’i bizzat öğretmiştir.

 

EN GÜZEL HEDİYE KUR’AN

Hulûsi Efendi (k.s) yıllarca Kur’an’a meraklı insanlara belki binlerce Kur’an-ı Kerim hediye etmiş, okumaya teşvik etmiştir. 1947 yılında Darende Hacılar Mahallesi’nden olan Şeyho Yurdakul, Osman Hulûsi Efendi (k.s)’nin ziyaretine gelir. Daha çocuk denecek yaşta olan hemşehrisine gereken ilgiyi gösteren Osman Hulûsi Efendi (k.s), Şeyho Yurdakul’un dedesi olan Kasım Hoca’dan bahsederek, "Sıbyan mektebinde" iken onda okuduğunu, âlim bir insan olduğunu söyler ve kitaplarını sorar. Şeyho Yurdakul ise sıkıntılı dönemlerde evde bulunan bütün kitapların yakıldığını veya Tohma’ya atıldığını söyler ve ekler; "Hatta evde bir Kur’an-ı Kerim bile yok ki, okumayı öğreneyim, Efendim." Osman Hulûsi Efendi (k.s) cebinden bir kart çıkarır; arkasına bir şeyler yazar ve şöyle buyurur: "Bu kartı çarşıdaki falan kitapçıya götür; selamımı söyle, o sana gerekeni yapacak." Kartı alan Yurdakul, doğru kitapçının dükkânına gider ve kartı uzatır. Kitapçı, hürmetle kartı alıp cebine koyar ve bir adet Kur’an-ı Kerim verir, para talep etmez. Çünkü bu Osman Hulûsi Efendi (k.s)’nin âdeti veçhiyle bir hediyesidir.3

Hulûsi Efendi (k.s.)’nin her sabah namazından sonra bir cüz Kur’an-ı Kerim okuduğunu aile fertlerinden öğreniyoruz. Yine Peygamberimiz (s.a.s)’in; “Şüphesiz Allah (c.c.) bu kitapla bir takım kavimleri yüceltir. Diğer bir kısım topluluğu da alçaltır.”4  hadis-i şerifinde belirtmiş olduğu imanî yüceliği topluma kazandırmak için, başta Darende İmam-Hatip Lisesi olmak üzere çeşitli köy ve kasabalarda Kur’an Kursları açılmasına, yaşamasına ve yaşatılmasına bir ömür adamıştır.

 

KUR’AN MÜESSESELERİNİN KURUCUSU

1969 yılında temeli atılan, 1974–1975 Eğitim ve Öğretim yılında faaliyete başlayan İmam-Hatip Lisesi, Darende’deki genç neslin Kun’an öğrendiği önemli bir kurumdur. İhtiyaca binaen, 2003-2004 eğitim-öğretim yılında İmam–Hatip Lisesine iki kat daha H. Hamidettin Ateş Efendi’nin gayretleriyle vakıf tarafından ilave edilerek bu hizmet genişletilmiş ve günümüze kadar yaşatılmıştır.

Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Darende’de açılmasına vesile olduğu İlahiyat Fakültesi, müşahhas müesseseler olarak karşımıza çıkan müesseselerin en büyüğü ve en anlamlısıdır. Onun Darende’ye kazandırdığı ilim ve irfan yuvaları bununla bitmemektedir.

Hulûsi Efendi (k.s) bir sohbetlerinde şöyle buyururlar: “Bir gün Yenice Ksabasına Kur’an Kursu yapımı ile ilgili çalışma yapmak için gitmiştik. Darende Müftümüz de vardı. Müftü Efendi bir gün bize gelerek halkın bize gösterdiği ilgiyi bildiği için şöyle dedi: “Kurs binasının yapılacağı arsayı araştırdık, uygun bir yer bulunamadı. Müftülük olarak biz gayret gösterdik ama köylü uygun bir yer vermiyor.” dedi.

Müftü Efendiyle beraber halk bizi hürmetle karşıladı. Kur’an Kursu yeri için araştırma yaparken güzel ve müsait bir arsa gördüm. “Burası kimin?” diye sordum. Kasabalılar “Burası Abdurrahman Ağa’nın, fakat kendisi şu an burada yok.” dediler. Ben arkadaşı daha önceden tanıdığım için bize olan bağlılığına istinaden arsaya kurs yapabileceğimizi hatta temelini bile atabileceğimizi söyledim. Müftü Efendi: “Sahibinin rızası olursa daha iyi olur.” dedi. Ben hemen: “Abdurrahman Ağa’ya kefilim. Siz kazmayı vurun.” dedim. Müftü Efendi tekrar “Sahibinin rızası olması gerekir.” dediyse de kasabalıların çoğu “Biz de Efendi (k.s)’nin buyurduğu gibi Abdurrahman Ağa’ya kefiliz. Sizler buradayken temel kazmaya başlayalım.” dediler. Halk temeli kazmaya başladı. Bir müddet sonra Abdurrahman Ağa çıktı geldi. “Abdurrahman Ağa sana kefil olduk, senin arsayı Kur’an Kursuna verdik, ne diyorsun bu işe?” dedim. Abdurrahman Ağa elime sarıldı. “Efendim bir arsanın ne kıymeti var, siz emrettikten sonra bütün tarlam, arsam, evim hayır hizmete feda olsun.” dedi. Yenice Kur’an Kursu’nu böylece başlatmış olduk. Şimdi orada kadrolu hanım Kur’an Kursu Hocası var. Kasabadaki gençlerin yetişmesine katkı sağlıyor.”5

 

KUR’AN-I KERİM İNSANIN UFKUNU AÇAR

Bir ikindi namazından sonra Hulûsi Efendi (k.s) Somuncu Baba Camii avlusunda arkadaşlarla beraber oturuyorlarken bir arkadaş “Efendim ben Miftahu’l-Kulûb isimli kitabı okuyorum, bir mahzuru var mı?” diye sordu. Osman Hulûsi Efendi (k.s) buyurdular ki; “Oğul Miftahu’l-Kulûb sende, senin içinde. O kitabı yazan Ebulleys Semerkândî Hazretleri demirci imiş. Bir müşterisi gelerek kendisine bir miftah yapmasını söylemiş. O da “Miftah nedir ki?” demiş. Müşterisi kızmış hem demircilik yapıyor, hem de miftahın ne olduğunu bilmiyor, demiş. Miftah Arapça anahtar demektir. Ebulleys Semerkândî Hazretleri sonradan “Kalplerin Anahtarı” demek olan bu kitabı yazmıştır.” diye buyurdular. Arkadaş tekrar sordu ki: “Efendim Kur’an okuyabilir miyim?” dedi. Osman Hulûsi Efendi (k.s): “Elbette okuyabilirsiniz. İleri derslerimizde zaten Kur’an okuma vardır” diye buyurdular.

Kur’an-ı Kerim’in insanın ufkunu açtığına işaret eden Dîvân’daki bir beyti şöyledir:

Okunur kitâb olur feth-i bâb

Yetmiş bin hicâb yâr eder aç gel6

Divân Şiirinin kaynakları arasında Kur’an-ı Kerim önemli bir yer tutar. Şairler birçok ayetleri mânâ veya söz yoluyla iktibas ederek şiirlerinde kullanırlar.

Yüz dört kitâbın sırrını yârın yüzünden okuyup

Ol mushaf-ı hüsn ile dolmuş mağz-ı Kur’ân olmuşum7

beytinde ise Hulûsi Efendi (k.s.), Allah’a vasıl olan bir mürşid-i kâmil olarak O’nun yüzünün güzelliğinde yüz dört kitabın hikmetini okuyup, Hak kelamlarının sırlarına vâkıf olup, sinesinin Kur’an’ın özü gibi olduğunu söylemiştir.

Darende yıllardır, hatimle teravih kılınan ender yerlerden biridir. Çünkü çoğu il merkezlerinde bile bunu görmek mümkün olamamakta. Darende’de ömrünü Kur’an’a vakfetmiş olan Pir Efendimizin başlattığı bu güzel geleneği Efendi Hazretleri devam ettirmektedir. Her Ramazan akşamında cemaatin önüne geçen hafızlar, hiç teklemeden bir cüz yani yirmi sayfa Kur’an’ı namaz esnasında okuyarak yüce kitabımıza hizmet etmektedirler

1960’lı yıllardan itibaren yapımını arzu ettiği Hafızlık kursu ise, kurucusu olduğu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı H. Hamidettin Ateş Efendi`nin himmetleriyle hayata geçirilmiş,  Hulusi Efendi (k.s) Erkek Yatılı Hafızlık Kursunda 15 hafızımız büyüklerin himmetiyle yetişmiştir. Yetişmeye de devam edecektir… Ayrıca Abdurrahman Erzincani Kız Kur’an Kursunda 23 bayan hafız yetiştirilmiş olup, Kur’an müesseselerine destek devam etmektedir.

 

DİPNOTLAR

1-      Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Fedâilül-Kur’ân, 26 (V: 17).

2-      Buhari, Kitab-u Fezaili’l-Kur’an, Ebu Davud, 1452 ve Tirmizi; 2909.

3-      Tektaş, Musa, “Kartvizitlerin Dili”, Somuncu Baba Dergisi, Temmuz-Ağustos 2002, Yıl:9 Sayı:39, s. 45.

4- Müslim; Kitabu’l-Misafirun, 817.

5-      S.B.A.K.M. Arşivi, Röportajlar Dosyası, nr. 9/15.

6-      Es-Seyyid Osman Hulûsi Ateş, Divan-ı Hulûsî-i Darendevî, , s.174. Nasıhat Yay., İst, 2006.

7-      Ateş, Dîvân,  s. 184.