Cemil Gülseren


Perdenin önü


 

“Her şey zıddıyla vardır.” Derken Peyami Safa her şey bir ikili içerisinde bütündür mü demek istedi yoksa? Doğmakla başlayıp ölmekle bitmek gibi; ağlamakla tepki verdiğimiz dünyaya gelmek gibi. İlginçtir dünyadan ayrılınca da ardınızdan ağlamakla yollanırsınız. İki ağıdın ortası işte hayat. Gül gülebilirsen bu arada. Yaz ve kış da bir bütünün parçaları lakin baharlar da aralarında. Geçişler, bu aralar, bu baharlar ama ilk ama son… Ömrümüzün iki baharı. Sadece mevsimleri anlasak, sadece renkleri tanısak hayatı daha iyi anlayacağız. Oysa biz hayatı anlamaktan çok yaşamayı istiyoruz. Acıkınca yemek; yatmakla kalkmak; uyumakla uyanmak aynen sıcak ve soğuk gibi bizimle iç içeler. Ne yapsak nafile. Ne sıcağa geliriz ne soğuğa dayanırız. Hoş ruh bunlarsız. Takmaz bile. Beden ruhu görmez, ruh bedeni aramaz. Ayrılınca adın kalır. Ruh da yalnız kalır. İkili bozulur. Oyun biter; perde kapanır. Siz o arada neredesiniz?

 

Ne ötelenir ne ertelenir

İnsan görünümlü, duyguları olabilen (!) -Nasıl olacaksa- bir robot sizin en yakın sırdaşınız, yardımcınız ve hatta arkadaşınız olabilir mi? Ruhsuz şeyler. Nedenli geliştirirseniz geliştirin ruhsuzlar. Her organın yapayı ile organ nakli sıkıntısı biter mi? Ölümün şekli, türü, sebebi, adı değişir. Ölüm gerçeği değil.

Uçaklardan sonra uçan otomobiller tıpkı çizgi filmlerdeki gibi yaygınlaşacaktır elbet. Büyük ihtimalle ışınlama çok ileri derecede yaygınlaşacak. Belki bu vesileyle evliyanın, erenlerin kerametleri de anlaşılır olacak. Ancak çatışma yine olacak. Savaş kıyamete kadar sürecek. Bunların bittiği an zaten dünya da bitmiş olacak. Menfaatler, çıkarlar, varlar, yoklar, zenginler, güçlüler, açlar, toklar olduğu sürece savaş hiç biter mi? Habil ile Kabil arasında başladı ya. Nefis ile nefes taşıyan olduğu sürece savaş iki kişi kalıncaya kadar sürecektir. Taraftar mıyım? Elbette HAYIR. Savaşa Hayır diyenler de zaten savaşmıyor mu?

 

Bir namussuzun yüzünden

Karaoğuz (Şabük) köyünden Hasan Çelik at sırtında iki sandık üzümü şehere (Darende) getiriyor. Ne sebebse üzüm işletme tesisinde bunun üzümünü almamışlar. Kendisine haksızlık yapıldığını iddia eden Hasan Amcamız öfkesini iki sandık üzümü yıkıp bir güzel çiğneyerek almış. Şişeye girmeden üzüm etkisini göstermiş bir kere. Oradakilerden biri de bire beş katıp devlet malını, millet malını heder etti diye hökümete şikayette bulunmuş. Boşuna demiyorlar demek ki: Haklı olmak başka, hakkın yerini alması başka. Uşaklı Hakim Abdullah Karahan da bu şikayete binaen 28 gün hapis cezası verir. Kime? Kendi üzümünü almadılar diye kahrından çiğneyen Hasan Çelik’e. Vicdanen rahatsız olan hakim yıllar sonra hüküm giyenin oğlu Durmuş Çelik’e içini döker ve vicdani rahatsızlığını dile getirir. Bir namussuzun yüzünden manevi baskı altında kaldık der. (Hakimi Uşak’ta ziyaret etmiştim.) Şimdi mi?... Hakim de, hükümlü de, gammazlayan yalancı şahit de hepsi öte dünyada.

 

BÜYÜK İSKENDER’İN VASİYETİ

Büyük İskender bir gün vezirlerini toplamış ve onlara: “Ben öldüğümde cenaze merasimimi söylediğim gibi yapın” demiş!: “Ülkemin dört bir yanından tebaamdan olan insanları çağırın! Cenazemin önünden askerlerim yürüsünler silahlarıyla. Cenazemin sağından alimler yürüsünler kitaplarıyla. Cenazemin solundan zenginler yürüsünler mallarıyla. Cenazemin arkasından da fakirler ve garipler yürüsünler gözyaşı ve dualarıyla. Sağ elime bir altın küre verin, sol elimi ise boş bırakın taa ki mezara dek” demiş. Vezirler, Büyük İskender’in bu söyledikleri karşısında şaşırmışlar ve “Bunu bilse bilse hocası Diyojen bilebilir” demişler ve Diyojen’e sormaya karar vermişler.

Vezirleri dinleyen Diyojen demiş, “İskender’in ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım” demiş ve ilave etmiş; “İskender şunu anlatmak istemiş. Cenazenin önünden yürüyen askerler ölümüne silahlar dahi engel olamadılar. Cenazenin sağından yürüyen alimler ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar ve cenazenin arkasından yürüyen fakirler ve garipler ölümüne gözyaşı ve dualarıyla dahi engel olamadılar.

Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği her şeye sahip olduğunu, sol elinin boş olması ise bu dünyaya ELİ BOŞ geldim ELİ BOŞ gidiyorum, dediğini gösteriyor.