Cemil Gülseren


Atma gardaş men yareliyem


Öyle günler yaşanıyor ki Türkiye’de, birinin derdi bitmeden öteki başlıyor. Gündemi böylesi yoğun ve hızlı bir memlekette yaşıyoruz. Öneriler, çözümler havada uçuşuyor. Çözümler nedense hep öteleniyor. Kalıcı olan bir şey yok elde. Olayların sıcaklığıyla, duygusallığın doruk yaptığı dönemlerde kimi zaman da potlar kırılıyor, çamlar devriliyor, göz çıkarılıyor haliyle gönüller de yıkılıyor. Tepkiler de tepki çekmeye başlıyor. Onun için bu uzun başlığı en tepeye yerleştirdim. Türkü sevenler hatırlar bu satırı. Tam bu araya Irak Türkmenlerinin bir hoyratını yazmak geldi içimden:

     “Yaramaz

     Derdim çohdu, yaram az

     El versen öz dostuya

     Dostu satmak yaramaz.”

Kardeş kardeşi satar mı? Hayır. Atar mı? O ne demek? Dert bizde derman da bizde. Elde arayan gaflette gerek. Depremler, seller, felaketler bize unuttuklarımızı da hatırlatmıyor değil hani? Yitirdiğimiz kimi güzel hasletlerimizin yeniden dirilişine tanık oluyoruz. Üzüntü ve sevinç iç içe. Kaderde ve kıvançta bir olmak bu sanırım. Millet olmak, büyük millet olmak, aziz millet olmak işte böyle bir şeydir. Varsın dolar çıksın, etrafımızda kriz varmış olsun, altın bir çıkıyor bir iniyor fark etmez. Borsa dibe çakılmış olabilir. Yedi düvelle baş ettiğimiz gibi yedi düvelin besleyip şımarttığı ile de bu millet baş edebilir. Ömrü olan görecek. Renkler gören için vardır. Görmeyenin tek rengi vardır. O da karanlık. Batıdan Doğuya açılan kucağı görüyor herkes. Dünya bizi kıskanıyor. Farkında mısınız? Bu millet düşmanlarına, vatan hainlerine yeter bir cevaptır. Bu milleti kimse durduramaz. Kimse…

Türkiye değerlerini de, gerçeklerini de bilmek durumundadır. Uğraştıklarımız İnşallah ile Maşallah ile geçiştirilecek mevzular değil. Öteleme, geçiştirme zamanı değil. Önerlerle, komisyonlarla fazla da oyalanmayalım. Bakalım kısmetse demeyelim. Yuvarlak sözlerle o kadar haşır neşir olmuşuz ki. Nasipse olur ne demek? İpe un sermek demek. Kalk başına geç ve yap. Konu deprem mi? Hemen riskli binaları test ettirelim. Yıkılacaksa da hemen yıkalım. Sonra böyle milleti ağlatıp sızlatmayalım. Konu iç ve dış güvenlik olunca da inisiyatif alacağız. Güvenliğimizi kimsenin insafına bırakmamalıyız. Çatal kazık yere batmaz. Pirincin içindeki taşları ayıklamak gerek.. Bu husustaki yetki karmaşası sona ermeli. Yetki kimde, güç kimde, karar kimde belli olmalı. Çatlak şişeyle su taşınmaz. Anayasa değişecekse değişmeli. Dik durmak, sağlam durmak bize yakışır. Kararlı bir Türkiye herkesi mutlu eder. Elbette Mevlana’nın dediği gibi “Deniz kenarında ev yapan çok dalga görecektir.” Kıyıda duran tedbirini alır. Almalıdır.

Bu güzel ülkenin insanı yeni anayasa ister, sağlam binada oturmak onun da hakkı. Kaliteli eğitim bekler. Geleceğinden emin olmak ister. Sağlıklı çevre ona da layıktır. Hükümetler de, belediyeler de, üniversiteler de bu vatandaşın beklentilerine cevap vermelidir. İnsanımız bunu fazlasıyla hak ediyor.

 

ARKASI GELİMLİ OLSUN / DARENDE’YE HAYIRLI OLSUN

Darende Bekir Ilıcak Meslek Yüksekokulu’nun ek kontenjanla eğitime başlamış olmasına sevindik. Okul/Üniversite-yöre halkı ve mahalli idarecilerimiz umarım karışıp kaynaşır. Kopukluk, soğukluğu doğurur. O öğrenciler kapı komşunuz olabilir. Gençtir, yenidir, yabancıdır. Kızdır, erkektir. Hepsi artık Darendelidir. Onlardan şikâyetçi olmayın. Asiller idare eder. Acizler şikayet eder. Basitler iftira eder; Zavallılar da iftira eder. Herkes şanına yakışanı yapar. Ulaşımda öğrenci indirimini Darende-Malatya arası yolcu taşıyan şirketler de uygulamalı derim. Bunu birçok şehirde görebiliriz. Onlara “Hoş Geldiniz” demenin en güzel yolu onları hoş karşılamalı, hayati ihtiyaçları konusunda istifadecilikten ziyade katkıda bulunmayı öne çıkarmalıyız. Yaylacılara, yazdan yaza gelenlere uygulanan çifte fiat tarzı çifte standartlardan kesinlikle uzak durmalıyız. Aman ha aman. Onlar okuyacak, sizler destek vereceksiniz. Her öğrenci artık bir elçidir. Hem de gönüllü.