Musa Tektaş


50 yıl önce Darende’deki Öğretmenler


50 yıl önce Darende’deki Öğretmenler

Eğitim ve öğretim hayatının temelini “okul” ve “öğretmen” oluşturmaktadır. Öğretmenlerimiz, öğrencilerin dersi sevmesine ve çalışma alışkanlığı kazanmasının yanı sıra, hayatın gerçeklerini ve değer yargılarını da öğreten kişidir.

Öğretmenlerimiz, sınıf içi çalışmalarda olduğu kadar, grup içinde de kendilerini geliştirmesinde öğrencilerimize önemli destek sağlar. Her birimizin gönlünde bizi derinden etkilemiş, yönlendirmiş en az bir öğretmenimizin anısı, sevgisi yatar.

Öğretmen, sınıfta öğrencinin sırdaşıdır. Kişilik oluşumunun ve gelişiminin biçimlenmesinde en önemli modelidir. Okula başlayan çocuklar, artık anne baba modeli yerine öğretmenini koyar ve onunla kendini özdeş tutmaya başlarlar. Öğretmenlerimiz, öğrencilerin ilgi, yetenek ve kişilik özelliklerini tanıyabilen, herkesin durumuna göre elden geldiğince uygun şartlar oluşturmaya çalışan fedakâr insanlardır.

Öğretmenlerimiz, öğrencilerin istifadesi için, gerekli malzemelerin seçiminde, bu malzemelerin hazırlanmasında, öğrencilerin motive edilmesinde, başarı düzeylerinin değerlendirilmesinde ve programın etkinleştirilmesinde en önemli etkendir.

Artık günümüz öğrencileri, öğretmeni salt bilgi dağıtan, ders verip onu değerlendiren pasif bir birey olarak görmek istemiyor. Modern eğitim anlayışına hâkim olan öğretmenin, öğrencinin temel hürriyetler kapsamında toplum içinde gelişebilmesi için duyan, düşünen ve uygulayan bir insan olması bekleniyor ve isteniyor.

Öğretmenlerimiz, toplumdaki bazı kültür kalıplarının olumsuz yönlerini vurgulayan, buna karşılık toplum yararına olan kültür kalıplarını benimseyen/benimseten kişilerdir. Öğretmenlerimiz, ülkemizin kalkınmasında en etkili rolü oynayan, kendi kültürümüzün yaşatılmasına en büyük katkıyı sağlayan eli öpülesi büyüklerimizdir…

Öğretmenlerimiz, bilgiyle donattıkları fertleri cehaletin izbe sokaklarından bilginin geniş meydanlarına kavuştururlar. Öğretmenlerimiz, yaratılışta bembeyaz defter sayfasına benzeyen taze dimağları hayatın her alanında işe yarayacak kıymetli bilgilerle doldururlar. Onlar dağarcıklarımızı bilgi ile doldururken gönüllerimizi de   muhabbetle süslerler.

Öğretmenlerimiz sadece öğrencisine salt bilgiyi veren kimse değil, aynı zamanda üstün kabiliyetli birer eğitimcidirler. Öğretmenlerimiz, bilgi ile birlikte olayları sebep sonuç ilişkisi bakımından inceleme öğretisini de kavratırlar. Yani bilgiyi şahsımız ve toplumumuzun yararı için nerede ve nasıl kullanmamız gerektiğine dair bize yüksek bir bilinç düzeyi sağlamak isterler.

Öğretmenlerimiz içinde yaşadığımız dünyayı algılama ve yorumlama vizyonunu ve problemleri çözme yeteneğini de kazandırmak için uğraşırlar. Öğretmenlerin hayatın her alanında belirgin izleri vardır. Bu sebeple öğretmenlerimizi toplumun manevi mimarları ve kanaat önderleri olarak görmek ve hak ettikleri saygıyı göstermek gerekir.

Bu yazımızda Darende’de bundan 50 yıl önce görev yapmış öğretmenlerimizi hayırla anıyor, halen eğitim camiasında görev alan öğretmenlerimizi de saygıyla selamlıyorum.

 

Bir mektup

Sevgili Öğretmenim!

Okula ilk başladığım günden itibaren, sevgiyi, saygıyı, bilgiyi sizden öğrendim. Sizi büyüğüm bilip, size güvendim… Bazen üzüldüm, bazen neşelendim. Zaman zaman sizi öfkelendirdiysem de, bana bir fiske bile vurmadınız, yüksek sesle bağırmadınız, tehdit etmediniz, aşağılamadınız. Kimi zaman yaramazlık ve haylazlık yaptığımda, gerçekleri öğrettiniz, doğruları gösterdiniz, tatlı dille uyardınız…

Bana her zaman değer verdiniz… En değerli, en büyük öğretmenim beni böyle görüyorsa ben demek ki buyum diyerek kabullendim, sizin gördüğünüz gibi olmaya çalıştım… Hayatın zorluklarıyla baş etmeye sizin öğütlerinizle alıştım… Böylece engelleri aştım… Yaratılıştan çok duygusalım… Çabuk incinirim. Ama size hiç incinmedim.

Çünkü siz bir gönül yaptınız, kalp kırmadınız. Beni de arkadaşlarımı da incitmediniz… Sanki sizin hoşgörünüz uçsuz bucaksız bir deniz… Eskiden daha dikkatsizdim, daha dalgındım… Siz ders anlatmak için uğraşırken ben etrafıma bakar, başka dünyalara dalar giderdim. Ama siz hemen toparlanmam için nazikçe uyarıp, dikkatimi dersime vermemi sağladınız.

Aslında daha samimice söylersem, benimle güler benimle ağlardınız… Söz dinlemeyi, çalışkanlığı, başarılı olmayı siz öğrettiniz. Hem de sevgiyle öğrettiniz… Beni çok sevdiniz, en iyi notları bana verdiniz.

Çok sessiz ve içime kapalıydım. Pek arkadaşım da yoktu. Çok sıkılıyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Konuşunca yanlış bir şey söylemekten çekiniyordum. Bütün bunları aşmam için sosyal faaliyetlerin içine soktunuz, gelişmemi sağladınız…

Şimdi, sosyal bir insan olarak topluma faydalı işler yapmaya çalışıyorum. Bunları yaparken de sizin üzerimde çok hakkınız olduğunu biliyorum. Öğretmenler gününde ellerinizden öpüyorum…

 

     Öğretmenlerin Fotoğrafları için tıklayın

http://www.darendehaber.com/gallery_photo.php?pg_id=822