Musa Tektaş


İlim ehlinin Darende izlenimleri


24-25 Haziran 2011 tarihlerinde Darende’de güzellikler armonisinin renk yumağı olarak herkesi memnun eden bir etkinlik gerçekleştirildi. Vakfımızın planlı programlı ve en ince ayrıntısına kadar detaylandırdığı, bu program dâhilinde 24 Haziran 2011 Cuma günü saat 9.00’dan 12.15’e kadar  “10. Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Sempozyumu” yapıldı. Değişik üniversitelerimizden 15 ilim ehli Darende’ye kadar gelip, bilgi dağarcıklarındaki incilerini bizlerle paylaştılar.  Kendilerini uğurlarken, burada görüp, yaşadıklarını bir iki paragrafla da olsa, yazıp göndermelerini talep ettik. Üstadlarımız sağolusunlar, zaman ayırıp, gözlemlerini kısaca özetleyip, gönderme lutfunda bulundular. Ama birkaç cümleyle sanki birkaç sayfayı sığdırmış, güzelliklere ince ince temas etmişler.  Her satırını okudukça, vakfımız ve ilçemiz adına göğsümüz kabardı. Güzel işleri fark eden insanların olduğunu gördük. Bu yazımızda sözü ilim ehline bırakıp, onların düşünce ve izlenimlerini siz değerli okuyucularımızla paylaşalım:

 

Prof. Dr. Cihan Okuyucu

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

“Bunca tecrübe arasında Darende buluşması kadar hoş ve şaşırtıcı olanına pek az rastladım.”

Darende izlenimim babında içimden geldiği gibi bir kaç cümleyi paylaşayım. Şimdiye kadar yurt içinde, yurt dışında epeyce bir yer görmek, gezmek nasibe oldu. İrili ufaklı birçok toplantıya katıldığımı da tahmin edersiniz. Bunca tecrübe arasında Darende buluşması kadar hoş ve şaşırtıcı olanına pek az rastladım.

Sebebi şu; insanın beklentileri bulunduğu mahal ile orantılı oluyor. Basit bir benzetmeyle insan küçük bir derede oltasına kocaman bir orkinos takılacağını ümid etmez. Yahut çöl ortasında coşkun bir nehirle karşılaşacağını beklemez. Bu benzetmeler meramımı ne kadar anlatır bilemem ama diyebilirim ki Darende’de bulduğumuz şey umduğumuzun çok çok fevkindeydi. Sakın bu sözlerim Darendeli kardeşlerimi incitmesin.  Bu küçük kasabanın tarihteki yeri ve önemini bilmez değilim. Ama günümüzde çorak bir coğrafyanın içine gizlenmiş bu az nüfuslu beldenin maddi görünüşüyle hiç mütenasip olmayan manevi bir kudreti bağrında barındırıyor olması gerçekten pek şaşırtıcı.

O coşkun Tohma Çayının sanki mücessem bir ruh gibi akışı... Başta Somuncu Baba kompleksi olmak üzere tarihi mirasa gösterilen özen... Ülkemizin birçok şehirlerinden ve Bosna’dan Mısır’a kadar yabancı ülkelerden gelen misafirlerin kemiyet ve keyfiyeti… Bütün bu kalabalığı hiç bir karmaşaya sebebiyet vermeyecek bir şekilde ağırlayan, sevk ve idare eden olgun ev sahipliği, içten benimsenmiş görev anlayışı... Hâsılı her şey fevkalade güzeldi, içtendi, manevi bereketlerle doyurucuydu.

Hiç bir güzellik elbette tesadüfî değildir. Ben bu güzelliği evvela Cenab-ı Hakk’ın inayetine ve o inayeti celbedecek samimiyete hamlediyorum. Bütün bu orkestrayı ortalarda fazlaca görünmeden idare eden H. Hamideddin Ateş hocamızın nesl-i necibinden gelen vakarlı ve vazifesini müdrik hali ayrıca unutulmaz kareler halinde hafızamıza nakşoldu. Bu güzel tablonun nice kuşaklar devamını Hakk’ın hıfz u emanına tevdi eder, muhabbetlerimi sunarım.

 

Prof. Dr. Bilal Kemikli

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

“İki kelimeyle özetlemem gerekirse, Darende’de  " huzur" ve "hizmet"i gördüm.”

Darende`den şimdiye kadar hep geçivermiştim. Elazığ’a, Van`a seyahatlerimde hep bu güzergâhı kullandım. Fakat her şey nasiple oluyor; bir türlü şehre girip, Somuncu Baba`nın huzurunda bulunma imkânım olmamıştı. Belki de vakitsiz geçişlerdi... Zaman, yolda olan için önemliydi. Daha da önemlisi, şehir sizi çağırmalıydı.

Şehir bendenizi, Darende`ye bu güzergâhtan geçip gitmelerimi dikkate alarak söylüyorum, yirmi beş yıl sonra çağırdı. Evet, yirmi beş yıl şehrin çağrısını beklemiş olmalıyım. Şimdi bir başka yere gitmek ve geçerken uğramak için değil, bizzat Somuncu Baba`nın sofrasında bulunmak, onun neslinden gelen son dönem sufi ve şairlerinden Osman Hulûsi Efendi`nin Divanı rehberliğinde sokaklarında gezinmek, sularından içmek, Tohma Çayının şarkısını dinlemek, Kudret Havuzunda ıslanmak... Evet, şehir sadece güzelliğini sunmak için bu fakiri davet etti, huzura çıkmamız için zorlukları kolaylaştırdı ve kalkıp Darende`ye geldik.

Bu seyahatimi, iki kelimeyle özetlemem gerekirse, orada " huzur" ve "hizmet"i gördüm. Şehir dingindi, huzur bahşediyordu... İnsanlar mütebessim, cömert ve Somuncu Baba`nın mirasına yakışır bir nezaketle misafirlerini ağırladılar. Hep oradan oraya koşturdular, hizmet ettiler. Ama en önemlisi, Osman Hulûsi Efendi`nin başlattığı imar çalışmalarının devam ettiğini ve şehre hizmet edildiğini gördüm. İnsan-ı kâmil, şehre hayat verir. Sözü, sohbeti ve nazarıyla insan şehrini imar ettiği gibi, bizzat içinde yaşanılan şehri de imar eder ve orayı Medine`ye dönüştürme bilinciyle hizmet eder. Bunu Darende`de müşahede etme imkânım oldu.

 

Prof. Dr. Kadir Özköse

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim Üyesi

 

“İlim ve irfan membaı, ahlak ve maneviyat öncüsü, hizmet adresine dönüştüğünü gördük.”

Şehirlere anlam katan, taşıdıkları payeler ve yetiştirdikleri değerlerdir. Bu bağlamda Darende, en şanslı şehirlerimizden biridir. Burası, yetiştirdiği tekke ve medrese temsilcileri ile göz dolduran bir diyardır. Sempozyum nedeniyle ziyaret ettiğimiz Darende`nin geçmişte olduğu gibi günümüzde de ilgi odağı konumuna geldiğini, ilim ve irfan membaı, ahlak ve maneviyat öncüsü, hizmet adresine dönüştüğünü gördük. Darende`nin bağrından yetişen Osman Hulûsi Efendi, hizmetleri, irfanı, şiirleri, gönül adamlığı ile hayatiyetini halen sürdürmektedir. Sempozyum bildirileri sunulurken salonların doluluğu, dinleyicilerin iştiyakı, sevgi selinin her tarafa yayılması biz konuşmacıları iştiyaklandıran manzaraydı. Vakıf temsilcilerinin sorumluluk bilinci ile hareket edip her şeyi yerli yerince, usulünce ve nezih bir tarzda yapmaları hizmet kervanının yapılan güzel çalışmaları katmerleştirerek devam ettireceklerine dair ümitlerimizi artırdı. Gösterilen misafirperverliklere, ilme susayan ve sevdalanan taliplere, çevre güzelliğine manevi hava katan gönül dostlarına teşekkürlerimi arzeder, muhabbetlerimle hepsini selamlarım.

 

Doç. Dr. Necdet Tosun

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim Üyesi

 

Darende’de Birkaç Gün

 

Bir Cennet’e uğradık

Sıra dağlar içinde,

Irmağıyla, gülüyle,

Adı olmuş Darende.

 

Maneviyat merkezi,

Feyze boğar herkesi

Kayısı kokusuyla,

Sokakları kuş sesi.

 

Somuncu Baba’sı var,

Hem Şeyh Osman Hulûsi,

Hasan Gazi nöbette,

Çağlar Tohma Kanyonu.

 

Doç. Dr. Ramazan Muslu

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

“Bir Allah adamının gayretleriyle bir beldeye ne tür hizmetlerin yapılabileceğinin canlı örneğini görmüş olduk.”

Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Vakfının 10. Kültür Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirmiş olduğu sempozyuma bir bildiri ile davet edildiğimden dolayı öncelikle teşekkürlerimi arz ediyorum. Sempozyum, vaktin kısa tutulmasına rağmen verimli geçmiştir. Kanaatimce bu tür ilmi faaliyetlere daha fazla zaman ayrılmalıdır. Başta Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Muhterem Hamid Hamideddin Ateş Beyefendi olmak üzere pek çok değerli ilim ve fikir adamıyla tanışma, görüşme ve sohbet etme fırsatı bulmuş oldum. Osman Hulûsi Efendi`nin Darende`deki hizmetleri gerçekten çok etkileyici. Bir Allah adamının gayretleriyle bir beldeye ne tür hizmetlerin yapılabileceğinin canlı örneğini görmüş olduk. Bu organizasyonda hizmet eden görevlilerin hizmetteki dikkat ve titizlikleri de gerçekten her türlü takdirin üstündedir. Bu vesile ile emeği geçen herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

Dr. Kadir Demirci

Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

“İşte Müslüman, işte tasavvuf ehli böyle olmalı dedim.”

10. Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri kapsamında düzenlenen Sempozyuma tebliğci olarak katılmam sebebiyle ilk defa Darende`de bulundum. Yeşilin, suyun hâkim olduğu çok güzel, temiz ve nezih bir ortamla karşılaştım. Tarihin diriltildiği Anadolu insanının ruhunun sıcaklığının, huzurunun yansıtıldığı bir örnek şehir inşa edilmiş. Apayrı bir beldeye giriyorsunuz adeta. Çölleri aşıp Medine`ye gelir gibi... Her taraf ışıl ışıl merkezde cami tüm güzellikler oradan etrafa yayılıyor gibi... İnsanlar her tarafta o güzellikleri yaşıyor. Hulûsi Efendi Vakfı mensupları bu ortamı oluşturmuşlar. Cuma gecesiydi yatsı ezanından önce okunan salanın ardından sözleri Hulûsi Efendi`ye ait kasidenin çok güzel bir sesle minareden okunması maddi güzelliğe manevi duyguları da katıyordu. Darende`nin içinde adeta işte şehir böyle olur dedirtircesine bir çevreyle karşılaşıyorsunuz. İlk yaşadığım şey Darende`deki güzellikleri sevdiklerimle paylaşma duygusu oldu. Telefonla başta ailem olmak üzere bazı dostlarımla bu güzellikleri paylaştım. Döndüğümde yine dostlarımla bu güzellikleri konuştum. Daha önce buraya gelen bazı dostlarım sözlerimi teyid ettiler, herkesin ağzından hayranlık, güzellik, sözleri dökülüyordu. Hulûsi Efendi Vakfı’nın Muhterem Başkanı ve mensuplarıyla gurur duydum. İftihar ettim. İşte Müslüman, işte tasavvuf ehli böyle olmalı dedim. Tabii ki bunun temelinde Hz. Peygamber (s.a.v)`in oluşturduğu bir yapı var. Örnek güzel bir insan etrafında bir araya gelme, pervaneler gibi hizmet aşkıyla yanma var. Her beldede her şehrimizde böyle örnek insanların kanaat önderlerinin olması arzusu içimde doğdu. Darende geleceğimiz için ülkemiz için bize ümit aşılayan bir yer olmuş. Bir cazibe merkezi olmuş. Orada kardeşlerimiz adeta bir Medine inşa etmişler,  her yerde Medine’mizi inşa etmeliyiz, kardeşliği, yardımseverliği, hukuku, fedakârlığı, güzelliği, estetiği, temizliği inşa etmeliyiz. Darende`yi görünce ümidim arttı. Ülkemin insanına karşı sevgim çoğaldı. Orada tarihimin Osmanlı ecdadımın gücünü hissettim. Bana bu duyguları yaşatanlara binlerce selam olsun. Tebrik ediyorum. Allah hizmetlerinizin devamını lutfeylesin diyorum…

 

Dr. Hakan YEKBAŞ

Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili Bölümü Öğretim Üyesi

 

“Anadolu`nun bu nezih beldesini Allah dostlarının bir cennete çevirdiğini müşahede ettiğimi ifade etmek istiyorum.”

Hak âşığı Yûnus Emre, evliyaullahtan bahsederken şöyle söylemektedir:

Erenlerin nazarı toprağı gevher eyler

Erenler kademinde toprak olasum gelür

Gerçekten de Allah dostları, yaşadıkları mekânı sadece şereflendirmekle kalmazlar, aynı zamanda oraya canlılık, bereket ve feyz getirirler. İki senedir gelmekte olduğum Darende`de gördüğüm hakikat da budur. Anadolu`nun bu nezih beldesini Allah dostlarının bir cennete çevirdiğini müşahede ettiğimi ifade etmek istiyorum. Başta Somuncu Baba ve Osman Hulûsi Efendi olmak üzere evliyanın manevî tasarrufu, Darende`yi sadece fizikî olarak ihya etmemiş, aynı zamanda Efendimiz (s.a.v.) en çok önem verdiği konulardan biri olan "insan yetiştirme" konusunda da öncülük etmiştir.

Öyle ki Darende`de kaldığım sürece gözlemlediğim bir diğer önemli husus ise insanların birbirlerine karşı duydukları sevgi ve gösterdikleri saygıdır. Kendilerini gönül eri olarak niteleyen bu kardeşlerimin mahlûkata karşı kardeşçe tavırları bana Yûnus Emre`ye ait aşağıdaki mısraları da hatırlatmıştır:

Erenler buna kalmadı vardı yoluna turmadı

Hakkı gerçek sevenlere cümle âlem kardeş gelür

Gerçekten de Hakk`ı sevenlerin cümle âleme kardeş gözüyle baktıkları Darende`de bulunduğum iki gün, bana uhrevî bir mana âleminde kendi benliğime doğru bir seyahati nasip kılmıştır. Allah, sebep olanlardan razı olsun.

 

Nagehan UÇAN EKE

Muğla Üniversitesi Türk Dili Bölümü Öğretim Görevlisi

 

“Darende doğal güzelliklerin ruhânî özelliklerle birleştiği merkez.”

Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfı tarafından 10.’su düzenlenen Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri’ne, bu yıl ilki gerçekleştirilen Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî Şerh Yarışması vesilesiyle katılmış olmaktan son derece gururluyum. Ayrıca 24 Haziran Cuma günü gerçekleşen 10. Somuncu Baba ve Hulûsî Efendi Sempozyumu’nda tebliğ sunmak üzere Darende’ye davet edilmiş olmam da ayrı bir önem arzetmekteydi. Sempozyuma katılan ve söylenen her kelimeyi pür dikkat dinleyen dinleyicilerle buluşmuş olmak ve 4 ayrı oturumda gerçekleşen sempozyumun, her biri birbirinden kıymetli hocaların sunmuş olduğu diğer tebliğlerinden de faydalanmak bu organizasyonun ayrı bir güzel yanıydı.

Havaalanına indiğimiz ilk andan itibaren gösterilen ilgi ve ihtimam bizi ziyadesiyle mutlu etti. Vakfın Darende’de gerçekleştirmiş olduğu, özellikle sağlık ve eğitim alanındaki hizmetler, herkese örnek teşkil etmelidir. Sempozyumda görevli ya da gönüllü hizmet eden herkesin canla başla yorulmadan, şikâyet etmeden, daima güler yüzlü çalışmaları, yine vakfın ülkenin değişik yörelerindeki temsilciliklerinin, Yusuf Paşa Bedesteni’nde açılan kermeste farklı illerin yöresel ürünlerini tanıtarak hayır için çaba harcamaları, sempozyum ve etkinliklere Türkiye’nin dört bir yanından binlerce insanın katılması, bu organizasyonun başarısının bir göstergesidir. İkinci gün de, Kültür Etkinlikleri kapsamında sunulan Kurân-ı Kerîm tilâveti, müzik, ilahi ve halk dansları gösterisi hem kulaklarımıza, hem gözlerimize ve hem de gönüllerimize şölen yaşattı.

Darende’nin doğal güzellikleri ruhânî güzelliklerle birleştiğinde ortaya çıkan manzaranın, burada insanı huzura gark etmemesi imkânsız… Her yandan gelen su sesi, insanın ruhunu okşamakta, yenilen her yemek damakta ayrı bir lezzet bırakmakta, yapılan her sohbette ağızlardan bal damlamaktadır. Ayrıca Tohma Çayı’nda yapma fırsatı bulduğum rafting ile kanyonun o el değmemiş muhteşem güzelliğine şahit olmak, zihnimde güzel bir anı olarak yerini aldı.

Bana bu güzellikleri yaşama fırsatı sunan, bu güzel organizasyonun düzenleyicisi başta Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Hamid Hamidettin Ateş Beyefendi’ye, muhtereme refikaları Ayşe Ateş Hanımefendiye, bizlerle yakından alakadar olan ve çalışmalarımızı takdir eden Hulûsî Efendi’nin kızları Şefika ve Fatıma Hanımefendiler’e, her türlü konuda bizleri yönlendiren Vakıf Yöneticilerine ve organizasyonda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum.