M. Nazmi Değirmenci


Solmayan gülistanın gülleri


Darende’de Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinliklerinde. Somuncu Baba’yı, Hulûsi Efendi’yi anlama, anlatma gayreti vardı. İnsanlığa hizmet için kültürel bir katkı amaçlanmaktaydı. Gönüllerimizi arıtan, içimize, tevazu dolu hoş bir ferahlık getiren, yaratılış gayemizi hatırlatan, solmayan gülistanın gülleri, bu gönül sultanlarını tanıtmanın, bütün insanlıkla buluşturmanın gayreti çabası vardı. Nasıl bir muhabbetti akademisyenlerin tebliğ sunumlarında çokça kullandıkları tanımla, Muhammedi muhabbetiydi. Her katılımcı bu manevi sofradan bu bir şeyler alabilmek gayesiyle hizmete katkı yapmak, bu hizmet kervanının içinde olmak için çabalıyordu. Pürneşeydiler, kendilerinden geçmiş, ışığa kanat açan pervaneler gibiydiler. Ne mutlu orada, onların arasında olanlara, Muhammedi muhabbetle dolanlara.

Belki yakınından, yanı başından gözükmüyor. Belki bizler görmüyoruz, göremiyoruz. Belki kolay elde ettik, bunu nasıl anlatmalıyım bilemiyorum ama etkinliklere yabancı ülkelerden gelen katılımcıların, Somuncu Baba’ya Hulûsi Efendi’ye onun evlatlarına bakışları, muhabbetleri Darende’yi farklı hissetmeleri ve en önemlisi bunu bütün samimiyetleriyle dile getirmeleri çok önemliydi.

Nijerya, Hindistan, Bosna Hersek, İngiltere ve Suriye gibi ülkelerden misafirler vardı. Ne aramışlardı ne arıyorlardı. Onları Darende’ye Zaviye’ye çeken neydi. Bunu hep kendime sordum. Cumartesi akşam programında Hindistan’dan gelen misafir büyük İslam alimi İmamı Rabbani’nin Hindistan’da yaşayan torunu Muhammed Zubeyr’in Bosna Hersek’ten gelen Hişam Hafızoviç’in  konuşmalarındaki  muhabbet hepimize çok tanıdık geldi. Bizden biriydi, belki elbisesi farklıydı ama bizimdi, hep beraber bizdik. Sevdiklerimiz arzu ettiklerimiz aynıydı. Düşüyorsa gözümüzden bir damla yaş aynı sevda, aynı aşk uğruna düşüyordu. Bu gönül dostlarımızla biyerlerde beraber olmuştuk bir tanışıklık vardı. Dîvânı Hulûsi’de söylendiği gibi

  “Ezel mazhariyetin bunda temasilidir.

    Ördek ördekler ile derilir kaz kaz ile.”

Geçmiş yılarda ülkemizin önde gelen akademisyenleri bilim adamları devlet yöneticileri yazdılar söylediler. Bugün bu aşk, bu sevgi, bu muhabbet uluslar arası yazılmakta söylenmekte anlatılmakta, çok uzak değil birkaç yıla kalmaz bütün insanlık bu sevgi pınarını fark eder. Merhum Ahmet Kabaklı Darende’de katıldığı Somuncu Baba Hulûsi Efendi Sempozyumdaki konuşmasında şöyle söylemişti “Bize geliyorlar şurada bir şair, bir alim bir Allah dostu var diyorlar, bizde kalkıp gidiyoruz, iki kaç dörtlük yazmış bir şey yok, bize Hulûsi Efendi’yi de söylediler, bizde onlardan biri sandık, şimdi aynı dönemde yaşayıp sağlığında görmemenin, görememenin bedbahtlığını yaşıyorum” diyerek pişmanlığını, ihmalliğini, neleri kaybettiğini anlatmaya çalışıyordu. Bunu hepimiz her geçen yıl biraz daha fark edeceğiz. Ama geçen zamanın ve şu anın telafisi yoktur. Belki bir nasipti, geçmişte bir görüşmeyle bir buluşmayla yaşadığımız o an, bir mücevher gibi gönlümüzde kalbimizde duracak, nişanemiz olacak, yaşadığımız o anla avunacağız ve ahlarımız, keşkelerimiz çok olacak. Dîvân-ı Hulûsi de ne güzel demiş Hulûsi efendim.

 “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer”

Alanlarında söz sahibi yüze yakın akademisyen bilim adamı gelmişti. Katılımcı oldular, tebliğ sundular mutlu oldular ancak bu kadar gönülden adaplı edepli dinlenirdi tebliğler, bir içim su gibi.

İlahi aşkı anlatan lale gül temalı ebrular, Hulûsi Efendi divanından nakış, nakış işlenmiş hatlar, fırçalarla tuvallere resmedilmiş duygular sergilendi, akademik tebliğlerin sunumuna, ev sahipliği yaptı Birgül Okulları. Bu güzel eğitim yuvasının pırıl, pırıl öğrencileri, aşkla muhabbetle görev yapan öğretmenleri, el ele misafirlerini ağırladılar. Onlarda öyle bir heyecan bir koşuşturma vardı ki görülmediydi. Bu dost ağırlamayı dost’tan Hulûsi Efendiden mi öğrenmişlerdi gönüllerine sağlık olsun.

Kültür etkinliklerinin düzenlendiği saha görülmeliydiniz. Ay yıldızlı bayrağımız her yerdeydi. Sahayı dolduran on bin civarında vatandaşın ellerinde, duvarlarda, gönlerde, hele gençlerimizin ellerinde bayrağımızı sallayarak coşkuyla programa katılmaları bir başka güzellikti.

Kültür etkinliklerini değişik kanallar canlı yayınladı kayıt altına alındı. Malatya’dan ulusal yayın yapan Vuslat TV’nin yayın müdürüyle konuştum. Etkinlikler yayınlandıktan hemen sonra kısa sürede ilgili siteye 4 bin 700 tıklama olmuş ve sonrası internet kilitlenmiş. Arayan, soran sitem edenlerin içlerinde hep muhabbet vardı.

Bu yıl onuncusu  yapılan  Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi  Kültür Etkinlikleri  artık uluslararası boyutta yapılmalı, bu tanıtım bu sevgi davetine Kültür Bakanlığı, Malatya Valiliği, İnönü Üniversitesi, belediyeler katkı yapmalıdır.