Cemil Gülseren


Ayna var yüz yok


Varlık var da şükür yok ise; vah sana, yazık sana. İnsan varmış neyleyim, insanlık yoksa. Kıymeti yok hiç bir şeyin. Dünya ha var, ha yok.

HANGİ İNSAN?

Aşağıda gözlemlenen insanlardan biri siz de olabilirsiniz veya çevrenizde gördüğünüz biri de olabilir. Siz okuyunca zaten tanış çıkacaksınız. Gören gözdür, sevense gönül. Görmeyene ne derler? Fransızların atasözüdür: Öküzün dünyası gözlerinin gördüğü yer kadardır. Bir Anadolu deyişi de şöyledir: Gittik kebap kokusuna (bir de ne görelim) baktık eşek dağlanıyor. Anlayan anladı.

Hasetlik etmeden okuyun. Çekememezlik insanın kendisini çatlatır. Ar damarını da, akıl çanağını da. Balınız çoksa, sineğiniz de çoktur. Birilerinin sizden nefret etmesi için ona zarar vermeniz gerekmez. Artılarınız yeter. İlle muhalefet, ille karşı çıkış olacak. Gözünü kör etmiş bu bağnazlık, bu inat. Türkiye’miz ne çekiyorsa bundan çekmiyor mu? Bizim suyumuzdan mı, havamızdan mı, toprağımızdan mı inanın yabana atmayın çok mu çok hasediz vesselam.

Mesela işte "Ben": Öyle fazla ortalıkta görünmem. Tören, ziyafet ve yapmacık görüşmelerden hoşlanmam. Övgülerden sıkılırım. Kibirli olmayı istesem de beceremem. Patırtı, gürültüye gelemem. Şımarmam. Tevazu en belirgin tarafımdır. Hatta biraz fazla mütevazı olmaktan rahatsız olmaya başladım. Boş duramam. Verimli olamadığım zaman canım sıkılır. Okuyacağım kitabı da, arkadaşı da seçerim. Lüks yaşam tarzı bana göre değil. Dedikodu ortamından kaçmaya çalışırım.

İşte bir başkası: "Hayır" demeyi bilir. Her şeye "evet" diyenin samimi olmadığını da bilir. Hak-hukuk gözetir. En iyi bilenin kendisi olduğunu iddia etmez. En tecrübeli benim deme basitliğine düşmez. Akıllıları etrafında bulundurur. Bu insan zekidir. Yöneticidir.

Bir başka güzel insan: Öncü insan, öndeki insan doğruyu, iyiyi, mükemmeli arar, bulur. O güneş misali ışıtır, ısıtır. Kimileri de gölgeyi seçer, gölgeye kaçar. Hep arkada, hep geride, geri plandadır o. Onun işi gölgede kalmaktır. Kalsa iyi gölge etmeyi, dahası hep engel çıkarmayı şiar edinmiştir. O güneşe göre hareket eder. Güneş giderse o hiçtir. Başkasının varlığı ile kaimdir. Asla kendisi olmaz, olamaz. Siyasette örnekleri çoktur.

Bir bilen insan: Bilge insanı kim sevmez? Halden anlayacak. Toplumu sevecek, insanı kucaklayacak. Müşfik olacak, merhametli olacak. Güneş gibi şefkatli, yer gibi tevazulu olacak. Değer bilecek, değer verecek. Bulunduğu ortama değer katacak. Sözüyle değil, özüyle örnek olacak. Davranışlarıyla yönlendiren olacak. Gönüller kazanacak, gönülleri okşayacak. Karar alan olacak, kararı onaylayan, kararı uygulayan olacak. Sizin boş zamanınızda o çalışan olacak. Siz çenenizi yorduğunuzda, o zihnini yoracak. Sizin meyveli ağacı taşladığınız zaman, o meyveli ağacı dikiyor olacak. Siz cami duvarına işiyorken, o cami yapıyor olacak. Siz gönül kırarken, o gönül yapıyor olacak. Söyleyin kim sevmez böyle örnek insanı?

Ben bunları yazarken okuyucu da arif olacak. Olacak ki anlayacak, idrak edecek. Gözünü, gönlünü açacak. İlmi mektepte alırsın kardeşim lâkin irfanın, aşkın mektebi yok. Hele de bî-nasipsen sen, neyleyim ben? Kimseyi görmeyen göze göz mü diyelim şimdi? Ne desek boş. Vermemiş mabud; Neylesin Mahmud.

KINAMA NOTU:

Darendeli Gazetesinin Ağustos 2008 sayısında öfkesini karikatürlere dökecek kadar çılgına dönen Avrupa misali bir üslupsuzlukla karalanmış, bî-edeb bir yazının yazarı Cemal Akay’ı ve haddi hayli aşmış bu kişinin hezeyanlarına izin veren yayın kuruluşunu kınıyor; kamuoyu önünde özür dilemeye davet ediyorum.