Musa Tektaş


Darendeli İki Alim


Dinimizde ilmin değeri çok büyük ve önemlidir. İlim, bir şeyin ne olduğunu anlamaktır. Gerçek ilim, eşyanın hakikatine uygun olan ilimdir. Zira İslâm dininin temeli ilimle atılmıştır. İslâm`da ilmin önemini bize haber veren şu deliller bunu izah ediyor:

Her şeyden önce ilk inen ayetler okumanın ve bilinmeyenlerin öğrenilmesi ile alakalı olup Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.” (Alak, 1-5) İlim öğrenmenin fazileti çoktur. Kur’an-ı Kerim’de meâlen, bilmeyenlerin bilmediklerini, âlimleri bulup onlardan sorup, öğrenmeleri emredilmektedir.

İlimle ilgili diğer iki ayette de şöyle buyrulmaktadır:

“Allah iman edenleri yüceltir; kendilerine ilim verilmiş mü’minleri ise, (cennette) kat kat derecelerle yükseltir.” (Mücadele, 11)

“De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.” (Zümer, 93)

İlimle ilgili iki hadisi şerifte de Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

“İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.”

“İlim Çin’de de olsa talep edin! Öğrenin!”

Hazret-i Ali (r.a)’da şöyle buyurur:

“İlim, maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen korursun; fakat ilim seni korur. Mal harcamakla azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.”

Hazret-i Lokman, oğluna verdiği nasihatin ilimle ilgili bölümünde şöyle buyurur:

“Âlimlerle otur, hikmet sahiplerinin sözlerini dinle! Allahu Teâlâ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalpleri hikmet nurları ile diriltir.”

Darende, ilim ve irfan merkezidir. Osmanlı Devleti döneminde sekiz tane medresesinde ilim öğretildiği biliniyor. Yüzlerce âlim yetişmiş bir diyardır. Çevre illere ilmi yayan âlimler Darende’deki medreselerde eğitim görmüştür. Bu yazımızda Darendeli iki âlimden bahsedip, onları rahmetle anacağız:

MÜFTÜ ABDURRAHMAN SAİB EFENDİ

Abdurrahman Saib Efendi Darende’nin Nadir Mahallesinde 18 Şevval 1286/20.01.1870’de doğmuştur. Annesi Hatice Hanımdır. Babası, Hacı Hüseyin Paşa ahfadından Yahya Efendizâde Müftü Hüseyin Muhlis Ruhi Efendidir. Babası, meşhur âlim ve büyük şeyhlerden Niş’de medfun Abdullah Rağıb Efendiye ve validesi sadât ve büyük şeyhlerden Kenanzâde Hacı Mehmet Efendiye mensuptur. Müftü Hüseyin Muhlis Ruhi Efendi ulemadan ve meşayihdendir. Topal İzzet Paşa’nın aracılığı ile Bâb-ı Ali’de meşihatta görev almış, Ilgaz Kadılığı ve Darende Müftülüğü yapmış ve 1301/1884 tarihinde Darende’de vefat etmiştir. Kabri oğlu Abdurrahman Saib Efendinin yaptırdığı medresenin avlusundadır. Abdurrahman Saib Efendinin baba tarafından dedesi Yahya Efendi, Darende’de otuz sene kadılıkta bulunmuştur. Anne tarafından dedesi, ulemadan Kenanzâde Hacı Bekir Efendidir. Dayısı ise, İstanbul Süleymaniye Camii dersiamlarından Mehmet Saib Efendidir. Bu zat, Mekatib-i Aliye teşkilatında müdür muavinliği yapmıştır. Matbu birçok risalesi olduğu kaydedilmektedir. Asrının edip ve şairleri arasında yer almıştır. Hacı Hüseyin Paşa ahfadından Hüseyin Muhlis Ruhi Efendi adında, Zevkî mahlası ile şiirler yazmış ve kitabeler hazırlamış bir kişi daha bulunmaktadır. Bu kişi, İbrahim Paşa Camii’nin 1913’de genişletilmesinden sonra konulan kitabeyi yazmıştır.

Hanifi Hoca, Darende Tarihi adlı eserini yazdığı esnada, eski Müftü Hüseyin Efendizâde Abdurrahman Saib Efendinin, halen Darende’de yaşadığını ve yüksek tahsilini, 1303/1886’da Darende’de vefat etmiş olan Hasan Rüştü Efendiden yaptığını söylemektedir. Aşağıda görüleceği gibi onun Hasan Rüştü Efendiden ders aldığına dair sicil kayıtlarında her hangi bir bilgi yoktur. Bu durumda gayri resmi olarak ders almış olduğu düşünülebilir.

Babası Müftü Hüseyin Efendiden sarf, nahiv, mantık, Farisî okumuştur. Kayseri’ye gidip İmam Sultan Medresesi’nde meşahir-i fuzaladan Mehmet Emin Efendiden 11 sene ders almıştır. Hicri 1312 senesi Receb ayında (Ocak 1895) icazet almıştır. Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Rumi 1312/1896 senesinde Sivas Ağnam Müfettişliği’ne tayin olunarak burada bir süre görev yapmıştır. Eylül 1316/Ekim 1900’de Darende Müftülüğüne tayin olunmuştur. Darende Müftülüğüne fiilen tayini 22 Eylül 1317 /05.10.1901’de 30 yaşında olduğu halde gerçekleşmiştir. Bu görevini 9 sene maaşsız olarak yerine getirdikten sonra 1325 Eylül’ünde 400 guruş maaşla vazifelendirilmiştir. Muhtelif tarihlerde yarım maaş ilaveyle kaymakam ve naib vekâletlerinde de bulunmuştur.

Darende Kazası müftüsü olan Abdurrahman Saib Efendi Rumi 1327/1911’de Manastır’a tayin edilmiştir. Bu tayin üzerine boşalan göreve kaza ulema ve meşayıhının 4 Haziran 1327/17.06.1911 tarihli teklifi ile Mehmet Emin Efendinin seçilmiş, 25 Zilkade 1329/17.11.1911’de de resmen Darende Kazası Müftülüğüne tayin olmuştur ve yıllarca müftülük yapmıştır. (Kaynak: Ahmet Akgündüz, Said Öztürk, Yaşar Baş, Darende Tarihi, s.836-837, Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Yayınları, İstanbul, 2002.)

ŞABANZÂDE HACI MEHMET GÜNEŞ

Merhum Şabanzâde Hacı Mehmet Efendinin asıl adı Mehmet Nuri Güneş olup (Hicri 1284) 1868 yılında dünyaya gelmiş,  1939 yılının Ocak ayında, Darende’de kendi evinde vefat etmiştir.

Babası Hacı Bekir Ağa’dır. Şabanzâde 2 kez evlenmiştir. Birinci eşi Ayşe Hanım’dan Fatma, Zeliha, Rukiyye, Mehmet Ata isminde çocukları olmuştur. İlk eşi vefat ettikten sonra ikinci eşi Zehra Hanım’dan Hacı Bekir, Sıtkı, Hatem, İsmet olmuştur. İsmet ve Hatem küçükken vefat etmiştir. Kısaca 3 kız, 3 erkek evladı yaşamıştır. Şabanzâde vefat ettiği zaman Mehmet Ata 14-15 yaşlarında Hacı Bekir 7 yaşında Sıtkı 4 yaşında idi. Şabanzâde’nin cenazesi evinin avlusunda yıkanıp eski Çarşı Camisin’de namazı kılınıp Çarşı mezarlığına babasının yanına defnedilmiştir. Ölümünden sonra, kendi vasiyeti üzerine, üç gün boyunca kaza halkına ikramlarda bulunulmuştur.

Merhum Şabanzâde, Kayseri-Buruciye Medresesi’nden mezun olmuştur. Darende Nadir Medresesine muallim (öğretmen) olarak tayin edilmiştir. Ancak kazanın müstantıkı (sorgu hâkimi) askere alındığı için sorgu hâkimlik görevini vekâleten 11 yıl sürdürmüştür. Bu görevi yaparken aylık (200) kuruş maaş almıştır. Ayrıca hizmetine bakan 1 eyerli atı ve seyisi de vardır. Sorgu hâkimlik görevi bittikten sonra Nadir Medresesi muallimliğine tekrar dönmüştür. Ancak harf devriminden sonra ( 1Kasım 1928) Nadir Medresesindeki görevi bitmiş olup, Zaloğlu Hacı Ahmet Ağanın yaptırdığı Çarşı Cami’ne imam-hatip ve vaiz olarak tayin edilmiştir. Cami imamı olarak Şabanzâde Cuma ve Bayram günleri vaaz eder, hutbeyi okur sonra mihraba geçer Cuma namazını kıldırırdı. Camiden çıkarken fakirlere kendi kesesinden sadaka dağıtırdı.  Merhum Şabanzâde’nin görev yaptığı Çarşı Cami daha sonra eskidiği için yıktırılmış yerine şimdiki Çarşı Camii Darendeli Hacı Abdullah Zaimoğlu tarafından yaptırılmıştır. Mühendisliğini Darendeli Hacı Yücel Sarı yapmıştır.

Şabanzâde, daha ileri yaşlarda Darende Müftülüğüne aday olarak gösterilmiş ama yaşı 65’i geçtiği için tayin edilememiştir. Yerine Darendeli Hacı Bahaeddin Efendi atanmıştır. O da vefat edince Darende eski Belediye Başkanı M. Taha Buyurgan geçmiştir.

Şabanzâde hayatı boyunca tatlı dilli, güler yüzlü hayırsever ve cömertliği ile tanınan, sevilen ve sayılan bir zat idi. Ayrıca çevresinde doğruluğu ve dürüstlüğü ile helal ve harama olan hassasiyetiyle bilinirdi. Kendisine, hâkim olarak görev yaptığı sırada köydekiler tarafından keşifler esnasında rüşvet teklif edilmesine rağmen asla kabul etmediği anlatılır. (Gece karanlığında kendi lehlerine karar alması için ‘Hocam, kimse görmez, bu hediyeyi kabul et’ diyen davalılara ‘Allah’ta mı görmüyor!’ diyerek geri çevirmiştir.)

Şabanzâde hatip ve edip biridir. Ancak halktan bazıları eleştirerek vaazlarını beğenmezler, konuşamadığını, dile getirirler. Hazırcevap biri olan Şabanzâde de Şöyle der: “Benim kürsüde konuşamadığımı iddia eden kişiler, değil konuşmak, cemaatin huzurunda,  kürsüde ellerinde çökelik ekmek yemeye bile cesaret edemezler.”

Bir Ramazan boyu Darende halkına camide asır suresinin açıklamasını yapmıştır. Ramazan bitmesine rağmen daha birçok şeyleri anlatamadığını belirtmiştir. Oradaki kişilere göre Merhum Şabanzâde’nin çok kültürlü ve dinî bilgisi fazla olan birisidir. Osmanlıca, Arapça ve Farsça dillerine vakıftır.

Darende halkının yaşadığı daha pek çok hadise hatıralarda mevcuttur. Şabanzâde gibi bu memlekete hizmet etmiş veya eser bırakmış tüm âlim ve hocaefendilere Allah (c.c) rahmet eylesin. (Kaynak kişi: Zeliha Güneş (Ziraat Mühendisi) Hacı Şabanzâde’nin torunlarından olup, Adana’da ikamet eder.)